AYGEN ADAYLIK MÜRACAATINI YAPTI
İlimizin başarılı akademisyenlerden F.Ü.İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim üyesi Doç.Dr.Murat Aygen MHP Elazığ Belediye Başkan aday adaylığı müracaatını yaptı.
Aday adaylığı açıklamasını MHP Elazığ il binasında yapan Aygen konuşmasında şu ifadelere yer verdi;
Değerli ülküdaşlarım, kıymetli hemşerilerim;
Öncelikle programımıza katılarak bizleri onurlandırdığınız için hepinize teşekkür ediyor, sizlerin aracılığıyla tüm ülküdaşlarımıza ve hemşerilerimize selamlarımı sunuyorum.
Bu toplantımızın; evliyalar diyarı, şüheda emaneti, alperenler otağı, asaletin, nezaketin, cesaretin, merhametin ve bizi biz yapan tüm değerlerimizin filizlendiği memleketimizin istikbali adına hayırlara vesile olmasını Yüce Allah’tan diliyorum.
Bu heyecan ve coşkuyla, 2024 Mahalli İdareler seçimlerinde beşiğimiz, otağımız ve yuvamız olan Milliyetçi Hareket Partisi’nin Elazığ Belediye Başkan adaylığına başvurduğumu huzurunuzda duyuruyor, aziz memleketimizin istikbali için çalışma ve mücadele etme yolunda gönül sofranıza ve hayır dualarınıza talip olduğumu ifade ediyorum.
Bilge Liderimiz Dr. Devlet Bahçeli’nin; “Ortak inanç ve şuurla, kutlu ülküler doğrultusunda kenetlenmiş iman neferleriyiz ve Türkiye’nin aşılamayacak, hisarları yıkılamayacak irade kalesiyiz” sözünden aldığımız ilhamla yola çıkıyoruz.
Bu sebeple, derdimiz ve davamız siyasi bir mevzi kazanmanın çok ötesinde, tarihimizin, ecdadımızın ve ülkümüzün bizlere yüklediği sorumluluk gereği Elazığ’ımız için gece gündüz demeden, yılmadan ve yorulmadan çalışmak, gakkoşlar diyarını ihya etmek, şehrimizi tepeden tırnağa kalkındırmak, tüm şehirlerimize örnek olacak bir yerel yönetim modelini gururla sergilemektir.
Neden Adaylık Yoluna Çıktım?
Çünkü ben bir Elazığlıyım.
Yola çıkmakla emrolundum. Bana günde beş vakit “Bizi nimetlendirdiğin doğru yola ilet!..” duası öğretildi. Gazaba uğramış ve sapmış olanlar hakkında uyarıldım.
Nimet verilenleri hep merak ettim. Öğrendim ki; etrafı mübarek kılınmış şehirlermiş. Kudüs, Mekke, Medine ve bir de Harput gibi.
Medine şehirlerin anası demek. Medine medeniyet demek. Şehirlere hizmet Medine’ye hizmet demek.
Belek Gazi, Fatih Ahmet Baba, Beyzade Efendi, İmam Efendi, Sadi Baba, Bıçakçı Celal Baba, Halit Hoca gibi manevi büyüklerimiz gönülleri fethetmek için; bu müjdeye mazhar olmak için yola çıkmış. Her biri Fatih olmuş; Hamd için Fatiha okumuş!
Çünkü Fatiha, merhametle başlar ve Biz diye devam eder.
Biz ve Merhamet.
İşte adaylık yolunda, benim iki yol azığım.
Ekmeği bölüşmek, birlikte güç bulmak, zorlukları birbirimize güvenerek aşmak, imkanları herkes için eşit kılmak, selamı yaymak, günü hepimiz için güneş kılmak, geceyi hepimiz için örtü kılmak; merhametin bana vasiyetidir.
Söz verdim merhamete; gözlerim merhamet kuşları uçuracak; bir yetimin başını okşayacak; bir fakirin evine katık olacak, bir engelliye umut aşılayacak ; aç olanlara ekmek, çıplaklara örtü, öksüzlere şefkat kesilecek, bir öğrencinin geleceğini müjdeleyecek. Bir yaşlıya huzur, bir işçiye hak, bir işverene adalet, bir çocuğa neşe, bir gence emanet, bir kadına güvence, bir ağaca koruma, bir kediye-köpeğe mama ve bir de her ayrılan sevdiğimize birer Fatiha sözüm var.
Ellerim de söz verdi; harama uzanmayacak, dertlinin elinden tutacak, emek verenin üstündeki el olacak, her dine, her mezhebe, her dile, her ırka, yaşam tarzına uzanan esenlik eli kalacak.
Bir de yola revan olmuş ayaklarım var: her yere, herkese hizmet götürecek. Her çağrıya gidecek; her gönül insanıyla hizmet için birlikte yürüyecek. Ayağına davet etmeyecek; her Elazığlının ayağına gidecek. Dertlere derman, ihtiyaçlara proje, umutlara enerji, yenilikçi ve kucaklayıcı bir bakış açısıyla hayallere destek verecek.
Fakat merhamet, yol arkadaşını hiç unutmayacak: Biz!
Bizi biz yapan Elazığ’ı yaşatacağız önce!
Medeniyetimizin ve büyük devletimizin en büyük milli ve manevi hazinesi, kale kapısı, kavşak noktası Elazığ!
Elazığ, Tarihi kültürel mirası, şehirleri birbirine kavuşturan yolları, jeo-politik konumu, vatanperver, misafirperver insanları ve geçmiş dönemlerde ki tecrübesiyle hepimizi “Biz” yaptı!
Gazi caddesinde zarif yürüyüşlerde, Beyzade Efendi’de kabul edilmiş dileklerde; Harput’ta kırk yıllık hatıralarda; Elazığ’ın her tarafında “Biz” olduk!
Kadın şefkati değmiş; Kadın eli değmiş hayatı, baş tacı ederken; yeteneklerini vizyonla resmeden gençlere, yarınlarımızı emanet ederken; tecrübelerini bize liman kılmış büyüklerimize vefa gösterirken; Elazığ mevsimlerinde “Biz” olduk.
Evet, merhamet ve biz şehri: Elazığ!
Elazığ’a, Elazığ yollarında “aday” olmaya mecburdum.
Çünkü Elazığ öğretti bana; Yoldaş olmayı! Yolda kimseyi bırakmamayı. Yolu sevmeyi, yolda karşılaştıklarına hizmet etmeyi.
Fakat aday olmama bir sebep de Elazığ’dan gönderilmiş bir son Mektup oldu.
“Rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı!...” sözünün sırrından başlamış mektubuna Elazığ!... Yalnız kalmadığını, Elazığ sevdalılarının sessiz çığlık olduğunu hatırlatmış.
Depremin de, Çılgın projelerin de, Kentsel dönüşümün de gündemleri olduğunu; Turizm harikası özelliklerine kadar bir dizi vizyonun Elazığ’ın mücevherleri olduğunu belirtmiş ve duyduğu memnuniyeti dillendirmiş.
Fakat bir kalp kırıklığı, bir hüzün çeşmesi, bir akıl kızgınlığı yaşadığını da açıkça belirtmiş. Kötü yönetildiğini, algı oyunlarıyla kuşatıldığını, sorunların çözümlerinin ertelendiğini ve en kötüsü sahipsiz ve öksüz bırakıldığını, söylemiş. Bir nöbet değişimi gerektiğini belirtmiş. Tam 30 yıl oldu ayrılık. Bu hasret bitsin diyor. Vuslat ne zaman diye soruyor.
Zaten mektubu bu sebeple İnşirah suresiyle bitirmiş!
“Her zorluktan sonra bir kolaylık vardır!... Bir işi bitirip, dinlenir dinlenmez; tekrar bir işe koyul!” çağrısına kulak verdiğini söyleyerek bitirmiş son sözlerini Elazığ son mektubunda.
Mektubu bitirdiğimde; kendimi yola çıkmış buldum!
14 Mayıs’taki zaferi 31 Mart’ta taçlandırmak lazım diye düşündüm.
Neden Adaylık Yoluna Çıktım.
Çünkü ben bir Elazığlıyım. Yola çıkmakla emr olundum.
Şimdi Elazığ’a hitaben mektup yazmak vakti. Karşılık vermek gerekir Elazığ’ın son mektubuna! Ve ilk sözü doğru söylemek gerek!
Çünkü Elazığ söze yanlış gireni; mektubunu okumadan yakan bir şehir!
Biz de sözün en güzeli ile başlayalım: Bismillahirrahmanirrahim!... ve tamamlayalım sözü:
“Adaylık yoluna çıktım!... Çünkü binlerce insanla aynı yolda yürürken Elazğ’a aynı sözle seslenmeyi seviyorum: “Sevdim seni bir kere Elazığ!...”
Hasretinden prangalar eskittim. Aç kaldım, susuz kaldım,
Tütünsüz, uykusuz kaldım. Terk etmedi sevdan beni.
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Geleceğim diyorum, Nevruzlar çiçek açtığı zaman!
Saygılarımla