Cemil Turgut

GELİŞMİŞ BATI GÜZELLEMESİ

Cemil Turgut

Ülkemizde eskiden beri bazı kesimler “Batı şöyle ileri, Batı böyle ileri” gibi tarihsel gerçeklikten uzak değerlendirmeler yapıp dururlar. Ve fakat Batı nasıl gelişti, nasıl ilerledi diye pek az kişi sorgulama yapıyor. Çoğunluk körü körüne bir Batı hayranlığı içerisinde. Belki Batı bugün teknoloji ve bilimde ileri olabilir ancak bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapmak için biraz gerilere gitmek lazım.

Bilindiği gibi 19.yüzyılın ortalarından itibaren Batı, sanayileşme sürecinde sömürgeciliği tercih etmiştir. Sanayileşmenin temelini oluşturan hammadde girişi Batı’nın ürettiği acımasız silahlar sayesinde de hep başka ülkelerden işgal ya da farklı zorbalıklarla elde edilmeye çalışılmıştır.

Özellikle Ortadoğu ve Afrika ülkelerindeki yer altı ve yer üstü kaynakları, silah zoruyla ya da içerdeki işbirlikçi hainler aracılığıyla Batı Ülkeleri tarafından ele geçirilip sanayide kullanılmıştır. Bu öyle kolay olmamıştır tabi. Sömürüye karşı duran toplumlar acımasızca cezalandırılmışlardır. Mesela Hindistan’da Hint tekstil sanayisini ayakta tutan, bir rivayete göre kırk bin ila yüz bin ustanın bilekleri ya da parmakları İngilizler tarafından kesilmiştir.

Yine Ortadoğu’da bugüne kadar on milyon insanın hayatını kaybettiği bilinen bir gerçektir. Başlangıçta Mısır, Suudi Arabistan sonraları Irak, Kuveyt, Suriye gibi ülkeler Batının acımasız ülkeleri İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda ve ABD tarafından sömürülmüşlerdir.

Sonuçta bu sömürüden elde edilen zenginlik sayesinde evet Batılı ülkeler gelişti. Batı her zaman yaptığı gibi kendi insanının refah ve mutluluğunu önceledi. Hak ve hukuk kavramlarını kendi insanını esas alarak kurguladı. Zenginliği sadece kendi toplumuna hak gören bir anlayışla hareket etti. Ardından kanunlar geliştirdi ve bu kanunlara herkesin uymasını sağladı. Batılı toplumlar önceleri yüksek cezalar ödeseler de daha sonra bu kanunları içselleştirerek ahlaki boyuta taşıdılar. Buna rağmen Batı, hukuku, hak ve özgürlüğü daha çok kendi insanına uyguladı. Bir ülkede toplum kanun ve kurallara uyarsa elbette orada düzen de, huzur da, zenginlik de olur. Batının yaptığı genel olarak bu.

İş yabancılara geldiğinde hak ve hukuk hak getire cinsinden oldu. Mesela dinimizin kutsal kitabı yakılır Batıdan ses yok, terör örgütleri ülkemiz aleyhinde her türlü eylemi yapar ses yok. Kutsal kitabımızı yakan birine tepki gösteren birini, o ülkenin kolluk kuvvetlerinin nasıl tartakladığını ekranlardan hepimiz görmüşüzdür.

Elbette ülke olarak bizim de adaleti, hakkı ve hukuku, sosyal hayatı düzenleyen kuralları bir an bile taviz vermeden uygulamamız lazım. Kanun ve kurallar siyasi iktidara göre değişiklik göstermemeli.  Yirmi yıl önce neyse elli yıl sonra da hukuk ve uygulaması aynı olmalı. Tüm bunlara itiraz etmek aklı başında olan kimselerin yapacağı bir şey değil.

Sonuçta bizim üzerinde durmaya çalıştığımız nokta, Batı'nın gelişmişlik sürecinin saf ve masum olmadığıdır. Gelişmişliğinin altında kan ve gözyaşı olmasıdır. Afrika bugün açlık çekiyorsa, Ortadoğu'da kan akıyorsa sebebi Batılı ülkeleridir.

Bu bağlamda Batının gelişmişliği ile ilgili güzelleme yapanlar bir kez daha düşünmelidirler. Kaldı ki atasının bin yıllık iktidarında ne kültürel ne de ekonomik ne din ne de dil sömürüsü olmayan birinin Batıyı masum olarak sunması, kendi tarihinden bir haber olduğunu gösterir.

 

Yazarın Diğer Yazıları