Ülke olarak bu günlerde ciddi bir ekonomik krizin eşiğinde olduğumuz hem ekonomi kurmayları hem de diğer ekonomistler tarafından açıkça dile getirilmektedir. Yüksek enflasyon ve buna bağlı olarak hayat pahalılığı, orta ve dar kesimleri temel ihtiyaçları da dahil birçok konuda tasarrufa yönlendirmektedir.
Elbette bu ekonomik krizde pandeminin, yüzyılın depreminin, enerji kaynakları ithalinin, Rusya-Ukrayna savaşının, başta cep telefonu, bilgisayar olmak üzere ithal edilen teknolojik ürünlerin ve üretim ekonomisinin yeterli olmamasının etkilerinin olduğunu göz ardı edemeyiz. Ancak gerek seçim ekonomisi gerekse yanlış ekonomi paketlerinin bu krizi derinleştirdiğini açıkça ifade etmeliyiz.
Bu derin krizden çıkmak için hükümetin ekonomi kurmaylarının önerileri nedir diye baktığımızda, ek vergi paketleri ve tasarrufa gidilmesinin çare olarak görüldüğü bir reçete ile karşılaşıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki dar ve orta gelirli kesim zorunlu olarak tasarruf edecek zaten. Peki merkezi ve yerel yönetimlerde durum ne?
Ne yazık ki tablo hiç de iç açıcı değil. Başta makam arabaları olmak üzere, bürokratik görevlendirmeler, uyduruktan konserler, turistik şehirlerde yapılmasını hiçbir zaman anlamadığım tezgah toplantılar ve acil olmayan yatırımlara kadar birçok gereksiz harcama almış başını gidiyor.
Yukarıdaki paragrafın bir parça izaha muhtaç olduğunu elbette anlamışsınızdır. Peki o zaman açalım biraz. Başta belediyeler olmak üzere, devlet kurumlarının makam arabalarında tasarrufa gittiğini gördünüz mü? Makam arabaları artık neredeyse kurum başkan ya da müdürlerinin yardımcılarına bile tahsis edilmemiş mi? Evlere makam arabalarıyla gidip gelinmiyor mu? Bazı kurumlarda gereksiz olduğu halde lojman ya da ek bina yapımı devam etmiyor mu? Merkezi hükümetten; bakan ya da bakan yardımcısı bir ili ziyarete gittiğinde havaalanında karşılamaya devletin arabasıyla giden yağcı birçok il bürokratı yok mu?
Tatil planı yapıp bunu güya devletin çok önemli bir problemini çözecek havası vererek tatil beldelerinde toplantı tertip eden bakanlık, üniversiteler ya da il müdürlüklerine ne demeli. Güya önemli adamlar!! bakanlığın önemli bir meselesini çözecekler. Ya da üniversitelerdeki akademisyenler güya bilimsel çalışma yapacaklar. MEB’deki daire başkanları durur mu onlar da “biz de hizmetiçi eğitim kursu vereceğiz” gibi turistik yerlerde yüzlerce toplantı tertip edilir.
Gelelim bürorat atamalarına. Çok mu lazım bir bakana üç, dört tane yardımcı. On yedi bakanlık var altmışın üzerinde bakan yardımcısı var. Birkaç dönemdir bakan yardımcısı olan bürokratların şehrimize bir katkısının olduğunu söyleyecek kimse var mı? Yakın arkadaşlarının ya da çocuklarının dışında kimseye faydaları olmayan bu bürokratlar ne hikmetse bulunmaz Hint kumaşı gibi ardı ardına bakan yardımcısı yapılıyor. Ortalama yüz bin maaş aldıklarını varsayarak bu altmış civarındaki bakan yardımcısının devlete ve dolayısıyla millete maliyetlerini bir koruma ve bir şoför maaşı da ekleyerek varın siz hesaplayın.
Ülkemizde çok büyük bir felaket yaşandığını ve bunu toplum olarak paylaşmamız gerektiğini ifade eden hükümet yetkilileri ne yazık ki tasarrufu sadece millete yüklemekte israfa kalıcı önlemler alamamaktadır.
Tasarruf genelgelerine rağmen başta belediyeler olmak üzere birçok kurum bildiğini okumaya yani israfa devam ediyor. Bu ekonomik krizde belediyelerce özellikle büyük şehirlerde konser adı altında düzenlenen faaliyetlerde, ses desen ses yok misalı bazılarının da çıplaklıktan başka sanatı!! olmayan birilerine astronomik rakamlar ödenmeye devam ediyor. Bu minvaldeki harcamalar sayıştay murakıplarınca kontrol edilmeli ve festival ve konserlerin durdurulması sağlanmalıdır.
Hiçbir katkısının olmadığına inandığımız bakan yardımcılığı sistemine son verilmelidir. Pekala genel müdürlükler bakan yardımcılığı fonksiyonu da yürütebilirler. Böylece bakan yardımcılarının aldıkları milyarlarca lira maaş millete kalır. Zaten birçoğu bir yerlerin yönetim kurulu üyesi olarak üst düzey bürokrat maaşı almaktadır.
Hülasa eğer mesele tasarruf ise, hükümetin bir an önce tasarruf tedbirlerini yerinde denetleme yoluyla takip ve kontrol etmesi gerekmektedir. Tasarruf sadece orta ve dar gelirli kesimlere yüklenmemelidir. Ayrıca cep telefonu gibi bazı cihazların ve kozmetik ürünleri de dahil lüks sayılan malların ithalatına sınırlama getirilmelidir. Yoksa tasarruf aynı kökten gelen israfa dönüşür.