Cemil Turgut

REKTÖRLER GEÇİDİ

Cemil Turgut

Bilindiği gibi şehrimizin güzide kurumlarından biri de Fırat üniversitesidir. Nüvesi 1967’de kurulan Devlet Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi olan Fırat üniversitesi, birkaç fakülte hariç bütün fakültelerin olduğu köklü bir üniversitedir. Ancak bu köklü üniversitenin başarı hikayesi akranı olan üniversitelerden çok çok gerilerde.

Mesela aynı yıllarda kurulan üniversitelerin bugünkü öğrenci sayıları Fırat üniversitesinden hayli fazla. Fırat üniversitesinin resmi kuruluş tarihi olan 1975’te kurulan Selçuk, On Dokuz Mayıs, İnönü ve Bursa Uludağ Üniversitesinin öğrenci sayıları ortalama 80 bin ile 100 bin arasında değişirken Fırat üniversitesinde 45 bin civarında öğrenci olması düşündürücüdür.  Adı geçen üniversitelerdeki akademik başarı da (Fahrettin bey dönemi hariç) Fırat üniversitesinden daha iyidir. Akademisyen sayısı, fiziki altyapı  ve kampus açısından adı geçen üniversiteler hayli ilerdeler.

Hal böyleyken eski rektörler bir sivil toplum kuruluşunun düzenlediği bir toplantıda kendi dönemlerini allayıp pullayıp süsleyip başarıdan başarıya koştuklarını!!! anlatıp durdular.

Bizim dönemimizde şunu yaptık, bunu yaptık gibi süslü cümleler kurup durdular. Adama sormazlar mı madem anlattığınız kadar güzel yönettiniz de hem üniversitenin hem de şehrin hali ne böyle? Mimarlık fakültesi var, şu şehrin mimarisinin haline bakın, Teknoloji Fakültesi var TBMYO var sanayisinin içler acısı hali var. Veteriner Fakültesi var hayvancılığının hali ortada et fiyatları aldı başını gitti. İktisat fakültesi var ekonomisi ve şehrimize yatırımın hali ortada, işsizlik oranı yüksek şehirlerden biri oldu. Turizmin ve tarımın da hali pek iç açıcı değil. Yani üniversitenin şehrimize çok da katkısının olduğu söylenemez. Çünkü üniversite yukarıda bahsi geçen hususları dert edinmedi. Daha çok bir ideoloji üniversitesi olmayı tercih etti. Benden olsun çamurdan olsun mantığıyla hareket etti. Özellikle ilk iki rektörün dönemi çok daha ideolojik idi. Belli ideolojilere mensup olmayanlara akademik çalışma yaptırmadılar.

Öte yandan kendileri uçakla Ankara’ya gittiler.  Makam araçlarını kendilerini havaalanında karşılasın diye bir gün önceden boş gönderdiler. Sonra kendileri yine uçakla geldiler ve fakat makam araçları Elazığ’a yine boş geldi. Bunu bazı rektörlerin yaptığını belirtmek isteriz. Ama hiç bundan bahsetmediler.

Ayrıca bu rektörler döneminde yapılan haksızlıklar ve zulümler de cabası. Özellikle yakın illerdeki Fırat üniversitesine bağlı yüksekokullarda görevli akademisyenlere yapılanlar anlatıldığında vicdan sahibi kimselerin ruhunu incitmiştir. Buralarda çalışan ve evini zorunlu olarak Elazığ’a taşımak zorunda kalan birçok akademisyen ne yazık ki çocuklarını büyürken göremedi. Kadroları Fırat Üniversitesinde olmasına rağmen bu rektörler kendilerine yakın bulduklarını naklen aldılar diğerlerini acımadan oralara terk ettiler. Ve ne yazık ki bu duruma kahreden akademisyenlerden biri daha fazla dayanamadı ve düşüne düşüne hastalanarak vefat etti. Kimi akademisyenlerin aile bütünlüğü bozuldu eşi terk etti, kimi akademisyenler diyabet, tansiyon gibi kronik hastalıklara duçar oldular. Elbette bunların hakkı bakidir.

Velhasıl üniversiteyi neredeyse süper yönettik havasında anlattılar. Ve fakat ortadaki gerçekler durumun daha farklı olduğunu gösteriyor. Tüm aklıselim çevreler üniversitenin de şehrin de ne halde olduğunu görüyor. 

Yazarın Diğer Yazıları