Bilmem dikkat ettiniz mi? Ne zaman seçimler yaklaşsa bir pahalılık furyası alır başını gider. Özellikle gıda ürünlerinde fiyatları tutana aşk olsun. Başta et,tavuk olmak üzere yağ, bakliyat ve kahvaltılık gibi temel gıda ürünlerinde ciddi fahiş artışlar oluyor.
Ve ne hikmetse bu fiyat artışları neredeyse Türkiye’nin hemen her yerinde oluyor. Üç harfli, beş harfli marketlerden tutun da sözüm ona piyasayı dengelemek için kurulan tarım kredi marketlerine kadar bütün mağazalarda bu durumu görmek mümkün. Üstelik yukarıda bahsi geçen temel gıda maddelerindeki artış bir defaya mahsus da değil. Mesela ete bir ayda iki defa, tavuğa üç defa diğer gıda ürünlerine ara ara zam yapılıyor. Bu fiyat artışlarını elbette tüketiciler olarak bizler birebir alışveriş yaptığımızda görebildiğimiz gibi, sektörde çalışan ya da sektör bayii olanlar da zaman zaman ekranlara çıkarak dile getiriyorlar. Burada bir konuyu atlamamak gerektiği kanaatindeyim. O da şu ülkemizde bahsi geçen ürünler az üretildiği için fiyatlar artmıyor. Başta et olmak üzere bahsi geçen ürünler yeterince üretiliyor. Mesela et fiyatları, hayvancılığın terörün pik yaptığı, yani dağlarda ve yaylalarda korkudan hayvan otlatılmadığı dönemlerde bile bu kadar yüksek değil. Bir veteriner hekimin araştırmasına göre terör dönemlerinde büyük baş hayvan sayısı iki yüz bine düşmüş. Bugün dağlarda ve yaylalarda serbestlikten dolayı milyonun üstünde büyükbaş hayvan olduğu biliniyor. Peki hayvancılık ve tarım üretimi şu sıralar daha iyi durumdayken neden et ve diğer temel gıda maddeleri her gün zamlanıyor? Bu sorunun cevabını yine sektör içindeki bayiler veriyor. Bir tanesini dinleme imkanı buldum. Dediği şu: Sektörü elinde bulunduran on bir et üreticisi firma, el altından anlaşarak fiyatları belli bir seviyede tutmaya çalışıyor. Biz de satıcı olarak mevcut firmalardan aldığımız ürünü bir miktar kar marjıyla satıyoruz. Öyle zamanlar oluyor ki firmalar bir ayda iki defa zam yapıyor. Bu durum bakliyat ve kahvaltılık ürünleri için de aynı. Türkiye'de bakliyat ve süt ürünleri üreten belli başlı firmalar var onlar da aynı fiyat ayarlamalarını yapıyorlar. Firmaların bir kısmının ucu dışarıda olduğu için vatandaşı siyasi otoriteye karşı kışkırtarak bir istikrarsızlık oluşturma hevesinde oldukları açıkça görülmektedir. Aksi halde fiyat artışlarını izah etmek mümkün değil. Yani durduk yere neden et tavuk bakliyat ve kahvaltılık ürünlerde fiyat artışları oluyor. Tabi ki başta yakıt ve yem olmak üzere bazı üretim girdilerindeki fiyat artışlarını göz ardı etmemek lazım. Ama konunun uzmanları bu kadar dalgalı fiyat artışının normal olmadığını ifade etmektedirler. Öte yandan tüketici olarak fiyatları sineye çekip kaderimize razı mı olalım? Elbette hayır. Peki ne yapalım? Yapılacak şey belli. Öncelikle mutfak gıda ürünlerini stoklamaktan vazgeçmeliyiz. Çevremizde gördüklerimiz ve dostlarımızın ifadelerinden anladığımız kadarıyla ne yazık ki başta buzdolabı olmak üzere kilerlerde birçok ürün stoklanmış durumda. Ucuz alayım mantığıyla tüketeceğimizin üzerinde ürün alıyoruz. Halbuki farkında değiliz birçok ürün fazla alındığı için bayatlıyor ve kullanım dışı kalıyor. Çok değil birkaç ay sadece tüketeceğimiz kadar ürün alsak, talep azalacağı için birçok ürün fiyat indirimine gidecektir. Gereksiz fiyat artışı yapılmayacak ve istikrar da sağlanmış olacaktır. Ben almasam da başkası alır vehmiyle hareket etmeyelim. Bir kelebek etkisi oluşturalım ve bir yerden başlayalım. Artık Türkiye'yi bu klasik görüntüden çıkaralım derim. Elbette devlet de gerekli denetimi yapmalı. Ancak firmalar hemen serbest ekonomi olduğu gerekçesini öne sürüyorlar. Buna rağmen devlet fahiş fiyat artışını denetlemeli ve gerekli cezai işlemleri başlatmalıdır. Cezai işlem de öyle basit para cezası olmamalı. Kapatma cezası da dahil ciddi caydırıcı cezalar olmalıdır.