Cemil Turgut

ÜNİVERSİTELER NE İŞ YAPAR

Cemil Turgut

Bilindiği gibi bir ülkenin; tarım, sanayi, ekonomik, bilimsel ve teknolojik,  gelişmesinde üniversiteler her zaman lokomotif güç olmuştur. En azından gelişmiş ülkelere baktığımızda üniversitelerin bu anlamda ciddi katkılar ortaya koyduklarını görürüz.

Bizde durum nedir diye baktığımızda ne yazık ki üniversitelerimizin ülkemizin gelişmesinde ve kalkınmasında çok da etkin rol oynayamadığını görüyoruz.

Buyurun sağlamasını birlikte yapalım. Ülkemizde ilk modern üniversite 1863’te kurulan Darülfünün üniversitesidir. Daha sonra Sanayi-i Nefise Mektebi(şimdiki Marmara Üniversitesi) kuruldu. Ardından 1927’de Ankara Hukuk Fakültesi, Dil Tarih Coğrafya fakültesi, Fen ve Tıp fakülteleri ile geçmişi 1773 tarihine giden Yüksek Mühendis Fakültesi( şimdiki İstanbul Teknik Üniversitesi)  gibi fakülte ve üniversiteler kuruldu. Bin dokuz yüz ellilerden itibaren de başta İstanbul ve Ankara’da olmak üzere birçok ilimizde üniversiteler açıldı. Ülkemizdeki üniversitelerin açılmasının bazı Avrupa ülkeleriyle eş zamanlı olduğu da unutulmamalıdır.

Peki başta Ortadoğu, İTÜ, KTÜ, Yıldız Teknik gibi birçok üniversitemiz ülkemize ne katkı sunmuş ve kadar yansımışlardır? Mesela kendimize ait bir araba motorumuz oldu mu? Mesela kendimize ait bir cep telefonu markamız var mı? Mesela kendimize ait bir Uçak markamız var mı? Mesela hayvancılığımız ne aşamada, bilinçli ziraat yapılabiliyor mu? Mesela şehirlerimizde mimari ne durumda, inşaat yapıları depreme uygun yapılıyor mu? Mesela hukukumuz adil yargılama yapabiliyor mu, adalet dağıtabiliyor mu? Mesela kendimize ait tıbbi bir buluş ya da başarı var mı? Üniversitelerimizin sanayi işbirliği verimli şekilde yapılabildi mi?

Bütün bu sorulara ne yazık ki içtenlikle evet cevabı vermek mümkün değildir. Son dönemlerde bazı alanlarda gelişmeler kaydedildiyse de bunlar da yeterli değil elbette.

Üniversitelerimizde kampuslar ve binalar oldukça afili, akademisyen sayısı ihtiyaçtan fazla ve fakat bilimsel ve teknolojik gelişmeler çok çok düşük. Akademik kadrolarda şişkinlik had safhada üniversiteler neredeyse iş ve işçi bulma kurumuna dönmüş. Rektörler istediklerini akademik personel yapıyor. Maaşlar derseniz bazı bürokratlar hariç birçok kesimin maaşından hayli yüksek maaş alabiliyorlar. Birçok akademisyen istediğinde devlet imkanıyla yurtdışına gidebiliyor. Bugün üniversitenin olmadığı ilimiz yok. devlet de üniversitelerimize gereken değeri ve ilgiyi gösteriyor.

Yani anlayacağınız üniversitelerimizin her açıdan keyfi yerinde. Neredeyse tamamında o biçim lojmanlar, yemyeşil kampuslar, dinlenme ve yürüyüş parkurları, piyasaya göre oldukça ucuz yemek çıkarılan sosyal tesisler, ayrıcalıklı okul öncesi ve sonrası eğitim kurumları, kız ve erkek öğrencilerin sarmaş dolaş olduğu kafeler vs.

Devletin diğer kurumlarında olduğu gibi Üniversitelerde de yeterli denetim yok. Dil yolsuzluğundan tutun da, akademik intihale kadar birçok hukuksuzluk var. Birçok akademisyen ahbap çavuş, dayı yeğen veya ideolojik sebeplerle hak etmediği halde akademik titre sahip oluyor.

 Velhasıl ülkemizin her açıdan gelişip ilerlemesi sadece hükümetlerin değil aynı zamanda başta üniversitelerimiz olmak üzere tüm kurumlarımızın çabasına bağlıdır. Çünkü “geri kalmışlık asla parçalanamaz” 

Yazarın Diğer Yazıları