Erhan Dabak

Değirmen sele giderken şak şakıyı aramak

Erhan Dabak

Zaman zaman şehir adına yaşanan bir olumsuzlukta Elazığ’ın sahipsiz feveranları ederiz.

Hemen de Elazığ’ın sahipsizliğinde öncelikli olarak siyasileri sorumlu tutarız.

Siyasileri birinci sorumlu olarak tutmak yerine vatandaşlar önce kendilerini sorgulayabiliyorlar mı?

…..

Biz ne istiyoruz..

Bizi kimler temsil etsin.

Bu bilince sahip miyiz?

Yoksa takım tutar gibi bizi temsil etsin çamurdan olsun anlayışı ile daha  liyakatsız insanları seçmeye devam mı edeceğiz.

Eğer bu anlayış devam ederse kusura bakmayın Elazığ’ın sahipsizliği de normal olacaktır.

Elazığ için birinci sorun budur.

…..

İkinci sorun ise…

Seçtiğimiz insanların şehri ilgilendiren konulardaki duyarlılığıdır.

Bakıyoruz….

Şehir konusunda bir olumsuzluk olduğunda gündem oluştuğu andan itibaren gerek iktidar kanadından olsun gerekse muhalefet kanadından gündeme dair açıklamalar gelir.

Geç kalınmışsa güç yeterse sorun çözüme kavuşur.

Eğer güç yetmez ise açıklamalar havada kalır, avucumuzu yalarız.

Bu güne kadar önceden gelebilecek sorunları öngörüp takip etme yeteneğimiz oluşmadı.

…..

Bunu bir iki örnekle anlatmaya çalışayım.

Erzincan İliç ilçesinde yaşanan heyelan sonrası Maden İlçesindeki Bakır Maden İşletmesine ait posa ilçe için tehlike arz ettiğini hepimiz biliyoruz.

 Bu cüruflar konusunda açıklamaları her dönem de de siyasiler tarafından yapıldı. Hafızalarınızda tazeleyin bakalım bir ilerleme oldu mu…?

Sıfıra sıfır elde var sıfır. Çözüm var mı…? Ama açıklamalar onlarcaydı.

Geçtiğimiz aylarda iktidarın esnaflar ve kefalet kredi kooperatifleri ile ilgili faiz artışı konusunda almış olduğu karar vardı.

Sonrasında gelişen süreçte ne oldu. Sonucu bilen var mı?

Sıfıra sıfır elde var sıfır. Çözüm var mı…? Ama açıklamalar yine onlarca yapıldı.

Hatta bakanlar bile ziyaret edildi. Resimler verildi. Sonuç yine hüsran…

Vatandaş için elzem olan kentsel dönüşüm konusunda yapılanları biliyor muyuz?

Bu konuda da açıklamalar var.

Sonuç yine Sıfıra sıfır elde var sıfır. Çözüm var mı…?

Yok.

Çimento meselesi…vs.vs.

Bunun gibi bir çok daha örnekler verebilirim.

…..

Elazığ bunlardan bir sonuç elde edemediği gibi bunun gibi ciddi ve meşakkatli sorunlarla başa çıkamaz da.

Bir şey de elde edemez.

Elazığ’ın lobisi yok.

Lobicilik nedir, nasıl yapılır onu bilmiyoruz.


Ne siyaset alanında nede sivil toplum kuruluşları alanında.

Biz bir birimizi yemekle meşgulüz.

Toplumun adına hareket eden gerek siyasilerde gerek kamu ve özel sivil toplum kuruluşlarında Elazığ öncelikli değil.

Dert başımızı ağrıtmayacak sorunları çözerek gündemde biz ne koparabiliriz.

Piyarımızı nasıl yükseltebiliriz.

……

Siyasetin dışında Sivil Toplum örgütleri ne alemde…

Onlar için Elazığ hiç bir zaman ilgi alanlarına girmiş mi…!

Ulusal gündem ile ilgili konularda sahada olan STK’lar Elazığ’a geldiğinde pek yürekleri yetmiyor.

Nasıl yetsin…

Hepsi atanmış…

Onların görevi arka bahçe olmak.

Esnaf inim inim inliyor.

Onlarca esnafın temsilcisinden çıt yok.

Bakın enflasyon vergisi adı altında ek vergi çıkarıldı.

Muhasebeciler ayakta.

ETSO haksız kazanç diyor.

Esnaf temsilcileri ve ekonomi sivil toplum örgütlerinin çıtı çıkmıyor.

Aman kimse bize bir şey demesin.

Rahatları bozulmasın diye sus pus olmuş oturuyorlar.

Onlar ancak açılışlarda boy boy poz vermek peşindeler.

……

Elazığ bu tablo ile nasıl “SAHİPLİ” olsun.

Hani bir atasözü var.

Değirmen sele giderken şak şakıyı aramak diye…

Vatandaş olarak; biz hala şehir gün geçtikçe iyiye gitmiyor.

“Sahipsiz Elazığ” diye söylenip duruyoruz.

Bunun çareleri var.

O da söylenmek değil.

Gereğini yapmaktır.

Onu yapabiliyor muyuz.

Hayır. 

O zaman kaymağı sürekli birileri yer yer.

Biz de kazığı yemeye devam eder.

Kınayı da bir yerlerimiz yakarız.

 

Yazarın Diğer Yazıları