Elazığ’a gelen vuruyor, giden vuruyor.
Elazığ şamar oğlanına dönmüş durumda.
İktidarlar tarafından yapılan proje, destek ve yatırımlarda ya en son trene binen şehir ya da mağduriyetlerin giderilmesinde yapılacak desteklerden dikkate alınan bir türlü şehir olamıyoruz.
….
2020 yılının Ocak ayında yaşadığımız yıkıcı depremin ardından bin bir zahmetlerle elde ettiğimiz destekler sayesinde tam toparlanma süreci, yaraların sarılması beklenirken 2023 yılı depremi ile ikinci kez hem şehir olarak hem de ekonomik olarak Elazığ ağır bir yara aldı.
Her ne kadar yaşanılan depremlerde komşularımızdaki gibi çok ölümlü tablo yaşanmasa bile şehir olarak ağır hasarlı binalar ve işyerleri ile hem sosyal hem de ekonomik anlamda ağır hasar alan diğer iller gibi ikinci kez büyük bir çöküntü yaşattı.
Yaşanılan o kadar ağır tabloya rağmen hükümetin ağır hasarlı iller kapsamına alınmasında unutulsak da son anda yapılan müdahalelerle 11’inci ili olarak bir dizi desteklerden yararlanma imkanına kavuştuk.
…..
Kaderimiz midir?
Yoksa bir basiretsizlik var üzerimizde bilinmez.
Şehir olarak trene ya son anda bine biliyoruz.
Veya trene hiç alınamıyoruz.
….
Öyle bir hadise ile bu bugün yine karşı karşıyayız.
Bin bir meşakkatlerle ayakta durmaya çalışan ve yaşam mücadelesi veren esnaflarımız ve şehir, tam toparlanma sürecini hissetmeye başlamışken üçüncü bir depremi yaşayacak gibiyiz.
Hazine Bakanlığının Halk bankası üzerinden esnaf kredilerinde yüzde yüzlük artışında deprem bölgesinde bir kaç il muaf tutulurken Elazığ bir kez daha unutuldu.
….
Yine her zaman olduğu gibi neden unutulduk, Sahipsiz Elazığ diye feveran etmeye başladık.
Ne değişecek bilemiyorum.
Gerçi siyasiler art arda açıklamalarla duyarlılıklarını belirtirken sorunu çözebilirler mi onu da bilemiyorum.
Onu zaman gösterecek.
…..
Bunların yanında asıl mesele, biz yaşadığımız bu kadar sıkıntılara rağmen neden görmemezlikten geldiğimiz gerçeğini bir türlü sorgulayamıyoruz.
Biz nerede hata yapıyoruz.
Sorgulaya biliyormuyuz.
Hayır.
….
İşte asıl meselede burada başlıyor.
Ankara’da bizim unutulmamamızı sağlayacak mekanizma ve gücümüzün yeterince hissettirilmemesi bence yaşadıklarımızın temel nedenidir.
Bana göre bu sorunları yaşatmayacak, bizi temsil edecek nitelikli temsil yeteneği kuvvetli, kurumlarla ilişkilerde bireysel değil toplumu önceliğine alan yöneticileri seçmekte çok mahir değiliz galiba…
Öyle olmasa Ankara ziyaretlerinde bol bol fotoğraf çektirerek, böyle gücümüz var mesajları verenlerin temsil ettikleri kesimleri ve şehir olarak mağdur olmamak ya da son anda trene binmek için bu kadar mücadele verir miyiz.
….
Hayat bazen yaşanan ve yaşatılanlar açısından insanların aklını başına alması açısında dersler verir.
Bu kadar dışlanmışlık ve görmemezlikten gelinmekten hala bir ders çıkaramıyorsak.
Galiba sorun öncelikle bizlerde var.
Biz kendimizi anlatamadıktan sonra Elazığ bunun hak ediyor diye düşünüyorum.