Tarih 06 Şubat 2023’ü gösterirken buz gibi bir sabaha kalbimiz göğsümüzden fırlarcasına uyandık… Çünkü 24 Ocak 2020 depreminden sanki dün gibi başımızı yastığa koymuştuk… Büyük travmalar kolay geçmiyor… 06 Şubat 2023 günü 9 saat arayla iki büyük depremi 7,7 ve 7,6’yı yaşadık… Sanki dün gibi…
Aradan koca bir yıl geçti… Büyük milletler büyük felaketlerde gösterdiği kenetlenme ile kendini gösterir. Öylede oldu… Devlet Millet el ele vererek deprem bölgesindeki 11 il için seferber olduk. Türkiye ve dünyanın herbir köşesindeki Türk yüreği deprem bölgesinde attı… Yaralar olabildiğince sarıldı… Hala bu süreç devam ediyor…
Kahramanmaraş merkezli yaşanan yüz yılın felaketinden Gaziantep, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Osmaniye, Kilis, Adana, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Elazığ illerinin içinde bulunduğu oldukça geniş bir alanda büyük yıkım oluşturdu…
Şiddeti ve etki alanı çok yüksek olan deprem on binlerce kayıpla birlikte şehirlerde büyük tahribata yola açarken toplumsal hayatın dengelerinde büyük sarsıntıya neden oldu.
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) göre deprem 11 şehirde toplam 14.013.196 kişiyi etkilemiştir. Bu nüfus Türkiye nüfusunun %16,43’ünü oluşturmaktadır. Depremin yoğunluklu olarak etkilediği ilk halkadaki nüfus yoğunluğunun fazla olduğu Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay başta olmak üzere 7 il toplam nüfusun %8,4’ünü oluştururken, ikinci halkadaki Diyarbakır, Adana, Şanlıurfa ve Elazığ toplam nüfusun %8’ini oluşturmaktadır.
Yani bu deprem felaketi ABD veya AB’nin en güçlü ülkesi Almanya’da dahi olsa idi yaraların sarılması o kadar kolay olmayacaktı… Tahmini yüzeysel bir hesaplamada bu 11 ilin ayağa kaldırılması için gerekli olan bütçe 100 milyar Dolar olarak tespit edildi…
Yani deprem felaketinin üzerinden siyaset yapılacak ise öncesi ve sonrası için yapılmayanlar üzerinden konuşmak lazım… 53 bin olarak açıklanan ölüm sayısına rağmen GSM operatörlerinin tam 150 bin aboneliğin yok olduğu paylaşıldı… Ölümü tespit edilenler veya kayıp olarak kayda geçenlerin tam olarak sayısı net değil… Zaten bi önemi de yok… Yani sayı az olunca acı küçülmüyor veya çok olunca açının şekli değişmiyor…
31 Mart seçimleri ile birlikte sadece deprem bölgesinde değil tüm yurtta artık yapılaşma hususunda keyfiyete bırakılmayacak düzenlemeler ve denetimler olmalı… Hala niye bir Afet Bakanlığının kurulmamış olması hakikaten akıl işi değil… Mevcut tüm bakanlıkların bütçelerinin en az iki katı büyüklüğünde kurulması gereken Afet Bakanlığı şehirlerin kentleşme ve yapılaşmasında da tek yetkili olmalı…
Siyaset kurumu oy, rant, rüşvet, adamcılık, particilik, cemaatçilik adını ne korsanız mutlaka bir kanalla çarpık kentleşme hususunda en olmayacak işleri yapıyor… Bu nedenle Afet Bakanlığı hele bir deprem ülkesi olan Türkiye için çok büyük bir ihtiyaç haline gelmiştir…
Deprem bölgesindeki 11 ilin kentsel dönüşümü mutlak suretle Afet Bakanlığına devredilmelidir. Böyle bi bakanlığımız olmadığına göre Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sorumluluğunda işler yürütülmelidir. 24 Ocak 2020 Elazığ depremi sonrası yerel yönetimlerin depremin altında kaldığı ve il merkezindeki 16 merkez mahalleyi bugün kaderine terk ettiğini görüyoruz… Bu sadece barınmayla ilgili bölüm…
Afetler, demografik yapıdan eğitime, aileden çalışma hayatına kadar toplumsal yapıyı, kurumlarını ve işleyişini de yıkıma uğratan, büyük dönüşümlere zorlayan doğa olaylarıdır. Deprem sonrası bu on bir ildeki yıkımın ve büyük toplumsal değişimin sonuçlarını ve olası risklerini öngörebilmek için bölgenin sosyoekonomik yapısının iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Bölgedeki toplumsal yapı bileşenlerinin tahlili bölgenin geçireceği büyük kentsel dönüşümde yapılacak çalışmalar için zemin oluşturacaktır.
Depremlerden ne siyasi irade ne vatandaş olarak ders çıkarmıyoruz… Ve neticede ateş düştüğü yeri yakıyor… Depremde yitip giden canların ardında kalanlar yaşamları boyunca 6 Şubatta kalacaklar… Geriye kalanlar elbette yüreklerinde bir sızı ile acıları paylaşacak hepsi o kadar…
Depremin yaralarının sarılması sadece TOKİ konutları ile yıkılan evlerin yerine güvenli barınma alanı yapmakla olmuyor… Sosyal, Kültürel ve Ekonomik yaşamı idame ettirecek tüm ekosistemi de yeniden inşa etmeniz gerekiyor…
Ne ülkemizin ne insanlığın böyle acılar yaşamaması dileklerimle, hayatını kaybedenlere Yüce Allah’tan rahmet, geriye kalanlara sabırlar diliyorum…