Akp’nin 31 Mart 2024 tarihindeki yerel seçimlerde deprem bölgesindeki 11 ilde halen kendilerinde olan belediyelerde mevcut başkanlarla yol yürümeyeceği hususu medyaya yansıdı. Gaziantep Belediye Başkanı Sayın Şahin hariç…
Demek krizi yöneten tek başkan veya belediye orası…
Yoksa böyle bi aksiyonun cevabı yok… Peki üstü çizilen tek günah keçisi başkanlar mı? Belediye meclislerinin süreçle ilgili hiç sorumluluğu yok mudur? Demokrasi dediğimiz olgu başıboşluk mudur? Bu işlerin artık bi kriterinin olma mecburiyetinin olduğu kimsenin aklına gelmiyor mu? Alay edilen hatta adam yerine konulmayan bi bakıyorsunuz ya belediye başkanı seçilmiş veya belediyelerde meclis üyesi… Toplum içinde oturma kalkma adabından yoksun zevat bi duyuyorsunuz falanca kayyum belediyesinde başkan yardımcısı… Ne ala memleket…
Sadece deprem bölgesi değil tüm yurtta başkan ve meclis üyesi kriterleri artık bir ihtiyaçtır. Çünkü, şehirler yaşanabilirliklerini yitirmeye başladı… Belediyeler aile şirketine, eş dost akraba ve parti tahakkümü ile ideolojik baskı altına girdi… Aklın ve bilimin yerini bu öncelikler aldı.
İşte bu nedenlerle kent bilimci, şehir plancısı, mimar, jeolog, sosyolog, halkla ilişkiler uzmanı, mühendis, turizm uzmanı, halk sağlığı uzmanı, veteriner, arkeolog, sanat tarihçi, halk bilimci, tarihçi vb. gibi alanlardan en az 5 kadro her siyasi partinin ilk 10 sırasında zorunlu olmalı. Belediye meclis üyeliği nitelik ve nicelik bakımından yükseltilmeli ki belediye başkanı da karşısındaki kitlenin bu kütle ağırlığına göre davransın… Şehirler aklın ve bilimin ön gördüğü şekilde yönetilsin, hizmet alsın…
Bugün hastanelerin kadroları nasıl branş ve alanlarına göre uzmanlarla hizmet veriyorsa yerel yönetimler de aynı sorumlulukla dizayn edilmelidir. Çünkü yanlış yönetimlerin maliyeti toplumlara pahalıya mal oluyor… Sadece yitip giden para değil, canlar, aileler, yaşamlar yok oluyor…
Bunu örneklendirmeye hacet yok… Etrafınıza şöyle bi bakın maliyet zaten kendiliğinden görünüyor.
Belediye yönetimi ekip işidir. Bir kişinin aklına emanet edilebilecek kadar basit değildir.
Köy yerinde bahçe içinde şöyle sıradan 60-70 metrekare bi barınak yapma keyfiyetini size bırakmayan sistem onlarca evrak, onay ve proje istiyor. Doğru mu? Elbette doğru…
Ama şehrin geleceği için böyle bi kaygı yok!
Markete sigara almak için para verip göndermeye güvenmediğiniz tipler bugün belediye başkanı veya meclis üyesi… Gel de yaşanabilir iller nasıl olmalı hususunu konuş…
Kıymetli seçilmişe, “hele yaşadığın şehir hakkında 5 dakikada süreli bi brifing ver” desen 5 dakika bönbön yüzüne bakar… Ama çıkar ve menfaat hususlarında uzmanlaşmıştır… Çünkü ihtisas alanı bu…
Milliyetçi Hareket Partisi yerel yönetimlerle ilgili çok değerli bir süreç başlatmıştır… Partili partisiz, siyasi görüşü ne olursa olsun, insanı ve insanca yaşamı merkeze alan “üretken belediyecilik” Türkiye’nin umududur… Geleceğidir…
Üretken Belediyeciliği Aziz Vatanın her bir köşesinde hangi siyasi parti yönetimde olursa olsun uygulamalı ve halkına bu modelle hizmet vermelidir… Üretken belediyeciliğin verimliliği ve sürdürülebilirliği de nitelikli insan kaynağı ile ancak mümkündür…
Tam bu noktada MHP’den yine tarihi bir çıkış umut ediyorum. Yerel Yönetimler Yasasında revizyon… Öncelik, belediye meclis üyeliği kriterlerinin nitelik ve niceliğinin yükseltilmesi…
Yoksa Ahmet’in yerine Mehmet’in getirilmesi döngüsü devam eder gider…