Meşhur muhtarımız TV canlı yayında raconu kesti: Kimin ne derdi varsa bana gelsin, çok şükür çözemeyeceğimiz husus yok… Anladığımıza göre Cumhurbaşkanımızın da yakın arkadaşı. Ki zaten bu özgüvenle Sayın Vekillerimizi isimleriyle andı.
Dolayısı ile ben de lafı çok çevirmeden direk olarak talebimi Sayın muhtarıma arz ediyorum.
Çok değerli büyüğüm, kıymetli devlet adamı;
Biliyorum kendini Elazığ’a ve halkımıza vakfetmiş bulunuyorsun. Kırmızı halıyı sana çok gören nankörler ve Brutusler yüzünden bi türlü makus talihimizi yenemiyoruz.
Kitleleri yönetme siyasi deha işidir. Ki sendeki ışıltı billahi Nebati’den kat kat fazla… Bu nedenle çözüme giden kestirme yol inan senle mümkün.
Ben ahalinin mevcut durumunu rakamlarla, grafiklerle, üç boyutlu görsellerle, TÜİK rakamlarıyla, bilimsel çalışma sonuçlarıyla kısaca aklına gelebilecek ve bilimin öngördüğü tüm yöntemlerle denedim. Olmadı. Sözüm kulaktan girip burundan çıkıyor…
Kıymetli büyüğüm, değerli devlet adamı;
Sen bu halkın dilinden anlıyorsun… Bak tam zamanı bi araya gir… Buharlaşan 128 milyar dolar bizim konumuz değil, Dilan Polat, Fatih Terim Fonu mümkünse 31 Mart tarihine kadar devam etsin. Reyting zirvedeyken güzellik merkezleriyle birlikte şu berberlerde hele bi toplansın… Bi görelim hele kotun arka cebindeki “ayfonun” kaynağını…
Geçen Sayın ahalimize bi A4 dil döktüm. Tık yok… Bakma sen okur yazar oranımızın yüzde 98 olduğuna. Halkımızın yüzde 98’inin okuma gibi bi derdi yok… Senin gibi kıymetli kanaat önderleri olmazsa şehirde olup bitenden haberleri olmayacak. Mesela Senin mahallende 3 kişinin kolundan tutup hangi mahallede yaşıyorsun diye sorsan muhtemelen 2’si bilmeyecektir. Ama hamdolsun ki Senin yüksek ferasetin ile gıda kolileri adrese teslim ediliyor… Sayın ahalimizin kaybolma riski yok…
Kıymetli büyüğüm, değerli devlet adamı;
Çok kıymetli vaktinizden çalmak istemiyorum zira devletimizin zirvesiyle her an muhataplığın söz konusu. Ama denk gelirse ayak üstü Şehr-ül Emin makamından ahalimizin beklentisi olan kömür işini hallettikten sonra benim şahsi bi talebim söz konusu…
Şu devletin kentsel dönüşüm şartı ile verdiği arsaların satışından elde edilen paranın akıbetini baban hayrına hele bi sor…
Zira TV ekranından “kimin ne derdi varsa bana gelsin” dedin… Sen sözünün erisin. Mesele elbette genel olarak ahaliyi ve şehri ilgilendirmiyor şahsi bi konu… Kabul.
Ama işte gazeteci hastalığı… Merak… Ha şimdi haklı olarak “fazla merak iyi değil” veya “tek gazeteci sen misin?” diyebilirsin… Kızmam… Çünkü olay dediğim gibi şahsi bi husus, ahalinin böyle bi derdi veya merakı yok. Ha unutmadan bi de, şehrimize karayolu ile gelip gidenlerin tebriklerini ilet… Hankendi’nin orada yapılan afet konutları çok beğenilmiş…
Kıymetli büyüğüm, değerli devlet adamı;
Binleri TV ekranlarına kilitleyip soluksuz izlenen programınızda tüm topluma umut oldunuz. 31 Mart için yeşil ışık yakarak kararan yüreklere ferahlık getirdiniz. Ben bi gazeteci olarak buradan söz namus diyorum. Oyum sizindir… Zira mevcuttan daha kötü yönetme eşyanın tabiatına aykırı olduğundan durmanız şehre kötülüktür…
Hürmet ve dualarımla…