Konuyu yanlış anlamışsın iki gözüm… Sosyal belediyecilik, daha doğmamışın hakkı olan vatan toprağına taksitle zengin için villa yapmak değildir…
Sosyal belediyecilik, deprem sonrası il merkezindeki mahalleleri kaderine terk etmek değildir…
Sosyal belediyecilik, Abdullahpaşa mahallesinde söz verilen garip gurebayı yüz üstü bırakmak değildir…
Sosyal belediyecilik, ensesi kalının kızını evde canı sıkılmasın diye işe almak değildir…
Sosyal belediyecilik, vatandaşa efelenmek azarlamak hiç değildir…
Sosyal belediyecilik, Zafran mahallesinin imar planını 5 yılda düzlüğe çıkaramamak değildir…
Sosyal belediyecilik, şehrin çeperlerinden bi haber olmak değildir…
Sosyal belediyecilik, batık şirketler büyütmek değildir…
Sosyal belediyecilik, yaşadığın kentin farkında olmaktır…
Sosyal belediyecilik, toplumu oluşturan tüm sosyal gurupların temel ihtiyaç ve beklentilerini bilmektir…
Sosyal belediyecilik, Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e öğüdüdür…
Kaynakların şuursuz ve bilinçsizce dağıtımı hiç değildir…
Peki nedir sosyal belediyecilik?
Sosyal risk gruplarına ve dezavantajlı kesimler olarak ifade edilen kadınlara, çocuklara, yaşlılara, yoksullara, emeklilere, işsizlere ya da etnik kimlik, cinsiyet, göçmenlik gibi nedenlerle toplumdan dışlanmış gruplara yönelik hizmetler sunulmasıdır…
Bu kadar basit…
Keşke, 24 Ocak Elazığ depremi sonrası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Elazığ Belediyesine kentsel dönüşümde kullanılmak şartı ile satması için yetki verdiği arsalar bu amaçla kullanılsa idi…
Bu arsalar satılıp yerine toplumun en alt gelir grubu içinde yer alanlara konut yapıp Noter kanalı ile dağıtılsa idi… İşte sosyal belediyecilik tam da bunun karşılığı olurdu ve binllerce aile daha iyi yaşam koşullarına kavuşurdu… Rahat ederdi, yatıp kalkıp dua ederdi…
Keşke, her Belediye Meclis Üyesinin, parti yöneticilerinin ve hatırlı makam sahiplerinin bir yakınını işe almak yerine, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfından yardım alan en yoksul ailelerden birer kişiyi iş aş sahibi yapsaydınız. Tam da sosyal belediyeciliğin karşılığı olurdu… Dua ederlerdi…
Sosyal belediyecilik önümüzdeki 5 yıllık yerel yönetimlerin birinci önceliği olmalıdır. Çünkü içinden geçilmekte olan zor ekonomik şartlar toplumun bir çok kesimini çok daha zorlu bir süreçle yüzleştirecektir… Ki, zaten İstanbul ve Ankara gibi metropol kentlerde adayların özellikle emekliler ve yoksul aileler üzerinden verdiği mesaj ve vaatler dikkat çekiyor… Et, but vaadinden aylık maaş bağlamalara kadar projeler sıralanıyor… Merkezi hükümetlerin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları üzerinden sağlamış oldukları yardım ve desteklere ilave olarak yerel yönetimlerin kaynaklarının bir kısmını dezavantajlı kesimlere ayıracak olması çok yerindedir… Doğru bir iştir…
Ancak; Sosyal belediyecilik kapsamında bunlarla birlikte özellikle dar gelirli ailelere sürekli gelir kapısı olacak ve hane halkı gelirine katkı sağlayacak projeler çok daha değerli olacaktır…
Sosyal belediyecilik EBUAŞ’a belediye kaynaklarını aktarıp şirketin borcunu katlayarak büyütmek değildir…
Sosyal belediyecilik nerede istihdam olduğu belli olmayan bankamatik memuru idare yeri değildir…
Gerçek Sosyal belediyecilik, bu hizmet döneminde Elazığ’ın da en fazla ihtiyaç duyduğu bi alandır…
Sosyal belediyecilik tüm sosyal grupların sorun ve ihtiyaçlarının tespit edilerek buna yönelik tedbir ve çözüm önerileri geliştirilmesidir…
Bu nedenle sadece hane halkı geliri asgari ücretin altında olanlar, emekliler ve işsizler değil bu dönem özellikle küçük esnaf ve ticarethaneler de büyük risk altındadır. Çünkü, iç ticareti çevirecek şehirde bir para döngüsü sıkıntısı var. Bu daha da büyüyecektir. Ticaretini çeviremeyen ve yüksek kira bedeli ve işletme giderini karşılayamayan çok sayıda işyeri kepenk indirecektir. TESK ve TOBB istatistikleri bunu doğruluyor…
Her dönemin bir ruhu vardır… Bu dönemin şüphesiz ruhu sosyal belediyecilikle toplumun tüm temel direklerini ayakta tutmaktır.
Kaldırım, çöp, park, bahçe, çiçek böcek işi zaten belediyelerin rutinidir. Başkan olsa da olmasa da bu işler profesyonellerce eksiksiz şekilde devam eder.
Önemli olan “Makamı doldurma” hadisesidir… Gerisi fasa fiso…