Mehmet Şağbanşua

Azıcık babayiğit olun!

Mehmet Şağbanşua

Yaşca benden genç.

Aynı zamanda zeki ve yetenekli.

Bana karşı sevgisi de,saygısı da oldukça fazla.

Seviyorum da kendisini.

Ama anlaşamadığımız tek konu var.

Benim çokta hazetmediğim birini o çok seviyor.

O yüzden sık,sık takılıyor bana.

Hep eleştiriyorsun,hiç mi iyi bir yönü yok ?

Biraz da onları yaz deyip duruyor.

Geçen gün seni mi kırayım dedim.

Biraz da beğendiğim,hatta imrendiğim yönlerinden bahsedeyim istedim bu hafta.

Genç kardeşim de biraz mutlu olsun.

O kardeşimin çok sevdiği şahsiyetin;

Giyim tarzına bayılıyorum mesela.

Özel terzide diktirilmiş elbiseler on numara.

Hangi terzi dikiyorsa ellerine sağlık.

Jöleli saçları, kirli sakalı ve timsahlı gömlekleri ile sanki bir manken edası var.

Sel felaketinin yaşandığı günlerde giydiği çizmeler bir insana ancak bu kadar yakışırdı.

Duşakabin satışlarında yaptırdığı satış patlaması ile ülke ekonomisine sağladığı katkıyı nasıl inkar edebilirim ki?

Hele geçen hafta sonu giydiği spor kıyafet ben değil tüm şehrin dilinde.

Son zamanlarda sık takmadığı güneş gözlükleri kendisine bambaşka bir hava katıyor.

Elinden hiç düşürmediği ama konuşmak için değil de görüntü olsun diye kullandığı cep telefonu ile tam bir karizma.

Çektiği kliplerde gösterdiği performans değme artistlere taş çıkartıyor.

Doğuştan yetenek böyle bir şey olsa gerek.

Hele o çepik çalması,türkü söylemesi yokmu insanı adeta mest ediyor.

Yeni döşettiği üçüncü makam odasını görünce inanın bayıldım.

Aile birlikteliği ise imrendiğim en önemli yönü.

Aile arasındaki görev bölümü,birbirlerinin yükünü hafifletmeleri,birliktelikleri hep hayal ettiğim şeyler.

Eşini dostunu koruyup,kollaması onları iş sahibi,aş sahibi yapmasını ise ayakta alkışlıyorum.

Hele kendi cebinden! 11 milyon verip Elazığspor’un kapalı olan transfer tahtasını açmasını ise heryerde anlatıp duruyorum.

Kırk yıllık siyasilerin düşünemediği muhtarlara,belediye meclis üyelerine,parti teşkilatına personel kontenjanı’nı ise siyaset tarihimize altın harflerle yazılacak bir hareket olarak değerlendiriyorum.

Kimden bahsettiğimi elbette anladınız.

E bu kadar beğendiğim,imrendiğim hatta övdüğüm yönü var.

Ve bunları yazmaktan da gocunmuyorum.

O zaman bana niye Muhalif Gazeteci deniliyor.

İşte ona ayar oluyorum.

Bu sizce de çok ayıp değil mi?

İllede bana bi unvan yakıştıracaksanız muhalif gazeteci demeyin.

Azıcık babayiğit olun!

Yanlışları çekinmeden haykırabilen gazeteci diyebilme cesaretini gösterin.

Yazarın Diğer Yazıları