Mehmet Şağbanşua

Beton Nahna

Mehmet Şağbanşua

Bakanlara soru önergeleri  verdi.

TBMM’de defalarca gündeme getirdi.

Hazırladığı dosyayı iki defa Sayın Cumhurbaşkanımıza takdim etti.

Baktı olmuyor.

“Şehrin ortasında çimento fabrikası olmaz” diye haykırdı.

Kendisine gönderilen videoları görünce kahroldu.

“Allah var, Allah yar..” diye içinden gelen sitemiyle yüreklere seslendi.

Söyleye söyleye şehrin uzun yıllardır hasret kaldığı birlikteliği sağladı.

Birlikte sorun çözme pratiğini yeni yeni kazanıyoruz diyerek hepimizi sevindirdi.

“Tek başıma demir leblebiysem, hepimiz birlikte demir yumruğuz.” diyerek birlikte hareket edilirse bu işin çözüleceğini anlattı.

Gündeminden bir an bile düşürmedi.

“Aklımdasınız, sizi unutmadım…” diyerek unutmadı, unutturmadı.

Yılmadı, yorulmadı, pes etmedi.

Çimento Fabrikası’nın şehir dışına çıkarılması için bugüne kadar yapılması gerekenlerden çok fazlasını tek başına yaptı.

Adeta çimento fabrikası ile yattı, çimento fabrikası ile kalktı Sayın Semih Işıkver.

Yılmayan, yorulmayan Sayın Işıkver en sonunda dayanamayıp patladı.

“Bu şehirde başımıza toz duman yağarken, sizin sesiniz çıkmazsa vallahi size iyiyse bir müddet sonra ben bana da iyidir diyeceğim, köşeme çekileceğim.” dedi.

Niye mi dedi?

Aylardır “Elazığspor’un isminin önünde yıllardır şehrimizi zehirleyen ‘Çimentaş’ isminin olmasını dahi kabullenemiyoruz.” deyip duruyor Sayın Işıkver.

Ne yapıldı peki?

HEÇ BİŞE!

“Elazığspor’un isminin önünden Çimentaş ismini silsinler parasını ben vereceğim” dedi Sayın Işıkver.

Ne yaptınız peki?

HEÇ BİŞE!

Elazığspor’un isminin önündeki ismi bile silemediniz.

Üstüne üstlük Sayın Işıkver’in şehir dışına taşınsın diye mücadele ettiği kurumun yetkililerini bu şehirde ağırladınız.

Onlarla protokol imzaladınız.

Beyler!

Kendinize gelin!

Bu sorun sadece Sayın Işıkver’in sorunu değil.

Bu sorun bu şehrin kangren haline gelmiş en büyük sorunu.

Elinize tarihi bir fırsat geçmişken bunu değerlendirmekten başka çareniz yok.

Kimsenin Sayın Işıkver’in bu gayretini, bu azmini, bu şevkini kırmaya hakkı yok!

Bu sorunun çözümü için herkes üzerine düşeni yapmak zorunda.

Kimse üç maymunu oynamaya kalkmasın.

Kimse topu taca atmaya kalkışmasın.

Kimse tatlı su kurnazlığına yeltenmesin.

Her şeyi Devlet’ten beklemeye gerek yok.

Devlet üzerine düşeni yapıyor zaten.

Sizler de üzerinize düşeni yapın…

Hem de vakit kaybetmeden, bir an önce yapın.

Yapmamanız gerekenleri de sakın bir daha yapmayın.

 İlk günden beri Sayın Işıkver’le birlikte “Şehrin ortasında çimento fabrikası olmaz” diye haykırıyoruz.

Bu garabetin Sayın Işıkver’in gayretleriyle yok olacağına olan inancımızdan dolayı kendisine karınca kararınca elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. 

Sayın Işıkver’in dün “Bir müddet sonra ben bana da iyidir diyeceğim, köşeme çekileceğim” demesi kimseyi yanıltmasın.

‘Onların kızları Miami’de, Ekvator Ginesi’nde tatil yaparken, bizim kızlarımız burada onların tozunu mu silecek? Benim vicdanım bunu kabul etmiyor.’

“Bizim bacılarımız sabahtan akşama kadar tozla toprakla evin içinde uğraşıyorsa, vallahi ben sizin peşinizi bırakmayacağım.” diye haykıran Sayın Işıkver kolay, kolay köşesine çekilmez.

Ne bu işin ne de sizin peşinizi bırakmaz!

Demedi demeyin sonra.

Ha bu arada olması gayri mümkün ama.

Bugüne kadar beni yanıltmayan, şaşırtmayan Sayın Işıkver, ilk defa beni yanıltır, şaşırtır ve bu işin peşini bırakırsa bile ben sizin peşinizi bırakmam.

Sayın Işıkver’in verdiği mücadeleye destek yerine köstek olanları  bir, bir seneye Ramazan ayına kadar yazarım…

Demir leblebi ile değil, demir yumruk ile değil, BETON NAHNA ile kafalarına vurur, vurur dururum.

Yazarın Diğer Yazıları