Övünmek gibi olmasın, ama siyasetten, siyasetçiden iyi anlarım.
Ve bu konuda mütevazi falan da olamam.
Birisine iyi dedim mi, o gerçekten iyidir.
Ama kötü dediğimde hakikaten kötüdür.
Bu yazımda iyi dediğim isimlerden birinden bahsedeceğim.
Kötü dediğimi de âlem-i cihan biliyor.
O konuda da çoğunuz benim dediklerime geldiniz kanaatindeyim.
2018 seçimleri sonrası gazeteci kimliğim olmadığı için kendi kendime demişim.
2022 yılında bu kez gazeteci kimliğimle yazmışım.
2023 seçimleri öncesi bir kez daha yazmışım:
“Bu şehrin Semih Işıkver gibi siyasetçilere ihtiyacı var.”
2023 seçimleri sonrası ise, “Semih Işıkver, Elazığ siyasetinde çok ses getirecek.” demişim.
Yani 7 yıllık bir süreçte Sayın Işıkver’ı kendime göre gözlemlemişim.
Ve gözlemlerimi de çekinmeden açıkça yazmışım.
Sağ olsun, Sayın Işıkver bu süreçlerin hiçbirisinde beni haksız çıkarmadı,beni yanıltmadı.
Dün bana “Nedir bu sendeki Semih Işıkver hayranlığı?” diye sitem edenler şimdi, “Çok haklıymışsın.” deyip duruyorlar.
“Bir şey değişecek, her şey değişecek.” dedi, dediği de çıktı.
Sayın Işıkver, milletvekili seçildiği günden itibaren alışılmış şablonları, bilindik jargonları yerle bir etti.
Adeta “Milletvekilliği böyle yapılır.” dersi verip duruyor.
Elazığ’ın kabuk tutmuş sorunlarının kabuklarını kaldırıyor.
Tüm rafa kaldırılmış dosyaları tozlu raflardan indiriyor.
Güneş enerji panellerinin tansiyonunu ölçmüyor, direkt cerrahi müdahalede bulunuyor.
“Sesiniz çıkmıyor, kafanızı kuma gömüyorsunuz.” diyerek tüm uyuyanları uyandırıyor.
“Eski tepki ve tavırlarımızla değil, ortak tavrımızla sonuç alacağımıza inanıyorum.” diyerek birlikteliği sağlıyor.
Bu şehrin Çimento fabrikasını il dışına taşımadan bir gelecek vizyonu, 16-17 mahallenin dönüşümünü yapmadan modern kent kimliği ve yaşanabilir bir şehir tasavvuru ortaya konmasına İMKAN YOK diyor.
Neyi kimden, ne zaman ve nasıl isteyeceğini çok iyi biliyor.
Kimsenin kaçmasına, “Yerim dar.” demesine fırsat vermiyor.
Önce teşhis, sonra tedavi, en sonunda cerrahi operasyon…
Bu gayret, ısrar ve takip elbette sonuç veriyor.
Sayın Işıkver sayesinde TBMM’de Elazığ fırtınası kopuyor.
Hazardağlı Kavşağı, Pertek Köprüsü, çimento fabrikası, 6. bölge teşvikleri ile ilgili sevindirici haberleri Sayın Işıkver sayesinde alıyor bu şehir.
Sayın Işıkver’le birlikte benimde aşırı derecede önemsediğim bir mesele var.
Çimento fabrikasının şehir dışına taşınması.
İlk günden beri söylüyorum: Çimento fabrikası gi-de-cek.
Gitmek zorunda.
Sayın Işıkver bu konuda gövdesini taşın altına koydu bir kere.
“Elazığ’a da, Elazığspor’a da çimento fabrikası yakışmıyor.” diye bas bas bağırıyor.
Fabrikanın kaldırılması için ne gerekiyorsa yapıyor.
KENDİ KESEMDEN bir milyon Euro vereceğim diyor.
Bu konuya o kadar kilitlenmiş ki Sayın Işıkver, “Allah bana güç, kuvvet versin. Ben de o İtalyanların Roma’daki evlerinin önünde bir fabrika yapayım. Duman çıksın, para kazanmayayım.” diyor.
Bence fabrika sahipleri bu riski göze alamazlar.
Bir an önce tası tarağı toplayıp giderler bu ellerden.
Yoksa Sayın Işıkver Roma’da fabrika kurmakla kalmaz, İtalyanların marka değeri Roma Spor Kulübü’nün adını da “Elçimtaş Roma Sports Club” yapar.
İnanın, İtalyanlar bu ayıbı ne kabullenirler ne de sindirebilirler.
Onlar bizim gibi değiller,bize benzemiyorlar.