Mehmet Şağbanşua

Değirmen ve Şakşakı…

Mehmet Şağbanşua

Tarım İl Müdürlüğü binasının yapılacağı yer konusunda herkesin merakla beklediği karar nihayet verildi.

Siyasi irade devreye girerek binanın mevcut yerinde yapılacağını kamuoyuna deklare ettiler. Bu karar kimilerine göre çok doğruydu, kimilerine göre yanlıştı. Kararın sonuçlarını bekleyip hep beraber göreceğiz.

Yaşanan sürecin ardından ortaya birkaç soru ve bir fotoğraf çıktı. Soruları manşetimizde sorduğumuzdan dolayı ben burada sadece ortaya çıkan fotoğrafı değerlendireceğim. Fotoğrafın görünen yüzü bu şehirde artık hiçbir bürokratın tek başına karar alamayacağı olmuştur bana göre. Bürokratların alacağı her kararı siyasilere danışarak almaları gerektiği  açık,açık ortaya konulmuştur. Fotoğrafın diğer yüzü ise bürokratların alacağı her kararın arkasında siyasilerin olduğudur elbette. Öyle ya bu saatten sonra hangi bürokrat tek başına bir karar alabilme cesaretini gösterebilecektir? Peki Bu siyasi irade her bürokrata aynımı davranacak yoksa bazı bürokratlara ayrıcalık sağlayacak mı?

Sayın Belediye Başkanı da bu kategoriye dahil edilecek mi? Onu da merak etmiyor değilim elbette. Şimdi diyeceksiniz ki, Belediye Başkanı ne alaka? Müsaadenizle anlatayım! Farz edelim ki Belediye bir proje yapmaya karar verdi ve tam uygulamaya geçirecekken şehirde bu projenin yanlış olduğu yönünde söylemler yayılmaya başladı. Şehrin büyük bir bölümü yapılacak projeye karşı çıkarken Belediye Başkanı ısrarla projesine sahip çıktı. Ama itirazlar devam etti. Sonrası nasıl olacak? Bugün ortaya çıkan siyasi irade o günde ortaya çıkıp Belediye Başkanına geri adım attırabilecek mi? Yoksa Belediye Başkanı siyasi iradeye boyun eğmeyip projesini uygulayacak mı veya bunların hiçbirisinin yaşanmaması için diğer bürokratların yapacağı gibi yapacağı her icraatı siyasi iradeden icazet alarak mı yapacak? Hepsi muamma. Aslında yaşanan süreç tam bir komedi bence. Kaş yapayım derken göz çıkarılmış sonuçları hesap edilmeden bir operasyon yapılmıştır. Birilerinin reytingi uğruna ileride vahim sonuçlar doğurabilecek bir uygulama başlatılmıştır.Bu sorun Kimse rencide edilmeden Kurum kendi kararını değiştirmiş gibi gösterilebilir olaylarda bu kadar büyümeden kapatılmış olunabilirdi. Tabi Bu bizim görüşümüz. En İyisini üstat Abdurrahim Karakoç’un dediği gibi ”Biz ne bilek beğim, böyükler bilir”

Olay güç göstergesi veya şehirde kimin sözünün geçtiği hadisesi değil. Vahim olan olay. Şehrin plansızlığıdır. 24 Ocak depremi Elazığ’da yeni bir sürecin başlangıç tarihi olarak milat olarak alınmalı ve şehrin 2050 ve sonrası için işin uzmanı kurum ve kişilerce kentleşmesi ve modern kent kimliğine bürünmesi için planlaması yapılarak yap boz tahtasından çıkartılarak uygulanması zorunlu bir strateji haline getirilmesi gerekirdi.

İl Merkezindeki kurumların yeri, yeni gelişim alanları, ihtiyaç duyulacak okullar başta olmak üzere afetlerde toplanma alanları, halkın nefes alacağı yeşil alanlar, spor sahaları, yollar, kavşaklar vb. nakış nakış işlenmeliydi.

Ama her işimiz de olduğu gibi bu konuda da günlük yaşıyoruz. Son yıllarda oluşan veya gelişim içinde olan Ataşehir, Çaydaçıra, Cumhuriyet gibi mahallelere adres tarif etmede zorlanıyoruz. Çarpıklığın ve çirkinliğin zirvesindeyiz. Kimin gücü nereye kadar yetiyorsa o kadar farkındalık yaratıyor. Kat farklılıkları, arazi kullanım kriterleri, yola çekme mesafeleri binadan binaya değişiyor. Oysa bugün Elazığ’ın gündem konusu bunlar olmalıyken, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü binasını konuşuyoruz.

Yani değirmen gitmiş biz şakşakısını arıyoruz…

Yazarın Diğer Yazıları