Eskiden çok söylerlerdi bana,
“Abi senin çevren geniş,eşin dostun çok”diye.
Ticaret,siyaset,spor,yöneticilik yapmadığımız iş kalmadığından olsa gerek bizde gaza gelip hep öyle zannetmişiz.
Epeyi bi müddette havaya girmişiz bu yüzden.
Ama kazın ayağı öyle değilmiş.
Gazeteciliğe başlayınca anladım.
Bayağı bi zaman geçtikden sonra farkettim.
Sağdan sola,soldan sağa,topla,çıkar,çarp,böl topu,topu iki elin parmaklarını az buçuk geçen dostum varmış meğer.
Elhamdulillah.
Azda olsa gerçek dostlar var etrafımda.
Onlar yetiyor bana.
Zannettiklerim mi?
Onlar zaten yoklarmış o sebeple pek yoklukları belli olmadı ya da erken alıştım yokluklarına.
O yüzden rahatım.
Yüce Mevlaya hamdediyorum,şükrediyorum.
İyiki
güçlünün değil haklının yanında yer alan,
omuz veren,güç veren,
hatır bilen,gönül bilen
gel deyince niye diye sormadan gelen,
çayı koy geliyorum diyebilen,
bir fincan kahvenin değil bir bardak çayın kırık yıl hatırını bilen
aynı karede yer almaktan korkmayan,
amasız,nedensiz en önemlisi menfaatsiz seven,
mangal yürekli gerçek dostlarım var.
Onların varlığı,dostluğu bana yetiyor fazlasına hacet yok.
E gerçek dost dediğin uyarır,ikaz eder onlar da arada sırada beni uyarıyorlar;
“Yeter az biraz dur! Frene bas!”diyorlar.
Onları dinlemeye çalışıyorum.
Ama beceremiyorum.
Şoförlüğüm olmadığı için gazla freni karıştırıyorum demek ki.
Fren yerine habire gaza basıyorum.
Farkedene kadar iş,işten geçiyor.
Kaza yapıyorum.
Ama şanslıyım benim araçta hiç hasar yok.
Karşı araç KUŞ cinsi olduğu için hasar büyük oluyor tabiki.
Dostlarımın hatırı için deniyorum ama olmuyor.
Eee yaşta biraz ilerledi ya.
Dostlarım artık kusura bakmasın bu yaştan sonra şoförlük öğrenemeyeceğim demek ki.
Bozkırın Tezenesi ne güzel söylemiş;
Dostlara selamı saldıktan keri Dostlar selamımız aldıktan keri Canan yüzümüze güldükten keri Dert kalır mı Eyüp'te yahu, dost ya hü
Gerçek dostlara çok selam olsun…