Mehmet Şağbanşua

Ne hikmetse

Mehmet Şağbanşua

“Mesafe iyidir. Ne haddini aşan olur ne de canını sıkan.
Aslında söyleyeceğim o kadar çok şey varki.
Yazmasam içime dert olacak.
Yazsam içimde yaşar diye ümit ettiğim duygularım ölecek.
Ben yine zor olanı seçtim her zamanki gibi.
Varsın içimdeki duygular yaşasın.
İçimde birikenlerin sayısı bir fazla olsun.
Ama bu hem bana hem de birilerine en son ders olsun.
Allah herkesin çarşısına göre pazar versin.
Hikâye olunur ki:
Pir Sultan Abdal, idam edileceği darağacına doğru yürümeye başlar.
Hızır Paşa emir verir: “Herkes Pir Sultan’ı taşlasın, taş atmayanın boynu uçurulacak, bilsin.”
Uğruna mücadele ettiği halk, Pir Sultan’ı taşlamaya başlar.
Taşlar Pir Sultan’a kadar gelmekte, ama ona değmeden yere düşmektedir.
Pir’in musahibi (can yoldaşı) Ali Baba, taş atmasa da can korkusundan Pir’e bir gül atar.
Gül, Pir’e değer ve yaralar.
Al kanlar akar Pir’in bedeninden.
Can dostunun bu hareketinden incinen Pir’in dudaklarından şu nefes dökülür:
“Şu kanlı zalımın ettiği işler,
Garip bülbül gibi zaralar beni.
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
İlle  dostun bir tek gülü yaralar beni.”
Rabbim bizi kendi boynunu kurtarmak için dostuna bir şey atanlardan eylemesin, onlardan da muhafaza eylesin.
Biz söyleyeceğimizi bir hikaye ile anlattık.
Çok laf cahil olana, az laf ise Arif olana söylenir.
Anlattıklarımızdan Arif olan ders alsın, Cahil olan tavır.
Bu arada da herkes dostunu düşmanını iyi tanısın.
Ben düşmanlarımı çok iyi tanıyorum.
Dost konusunda ara sıra yanılıyorum ne hikmetse.

Yazarın Diğer Yazıları