Tanışmadığımız halde hakkında iyi izlenimler edinmiştim.
Edindiğim iyi izlenimleri de kaleme almaktan üşenmemiştim.
“Bu şehrin Semih Işıkver gibi siyasetçilere ihtiyacı var” deyivermişdim.
Birazcık yakından tanıyınca yanılmamış olduğumu anladım.
Kendine güveni tam.
Bilgi ve birikimi mükemmel.
Yeri ve zamanı gelince esip gürlemesini biliyor.
Düşük profilli ve en önemlisi pısırık biri değil.
Sorunları ve o sorunların çözüm yollarını biliyor.
Bildiğinide açık, açık söylüyor.
Hitabeti ve konulara hakimiyeti ile beğeni kazanıyor.
Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben diyor.
“Yapamazsam suya gücümüz yetmiyorsa kendimize demi gücümüz yetmiyor? Bir daha da bu halkın karşısına çıkmayız…” diyebilecek kadar da iddialı.
Geçmişte sergilediği performansı ile bugün halkın karşısına milletvekili adayı olarak çıktı.
Şehirde tanınıyor, biliniyor ve en önemlisi seviliyor.
Ülkücü camiayı bir araya getiren, uyuyan devi uyandıran Semih Başkan bugünlerde gençlerin yeniden “Elazığ Ovası, Bozkurt’ların Yuvası” diye slogan atmaları için didiniyor.
Bu slogan gençlik dönemlerimizin en meşhur sloganı idi.
Ama yuvamız dedikleri Elazığ’dan 1977’den bu yana topu topu 5 milletvekili çıkarabilmişti Bozkurtlar.
Yani söylem eylememe dönüşmemişti bir türlü.
Elazığ’ın Milliyetçiliği sadece lafta ve sloganlarda kalmıştı.
Bunun hüznünü yaşayan Semih Başkan 2018’de kıl payı kaçırdıkları milletvekilliğini bugün kazanabilmek için varını, yoğunu ortaya koymuş çalışıyor.
Ülkücü gençlerin yeniden “Elazığ Ovası, Bozkurtların Yuvası” sloganı atması gibi önemli bir misyon üstlenmiş.
Başarabilir mi?
Elbette başarabilir!
Yapabilir mi?
Elbette yapabilir!
Olmalı mı?
Elbette Olmalı!
Dün demiştim.
Bugün yeniden deyiveriyorum!
“Bu şehrin Semih Işıkver gibi siyasetçilere ihtiyacı var”
