Giresun’un içinde iki sokak arası.
Altı kurşun attılar. Üç de bıçak yarası.
Adları bitirim üçlü.
Siyasette var olmanın, şehre yön vermenin etkisini iyi kullanıyorlar.
Elazığ’ın pastasından en büyük dilimi hep onlar alıyor.
Kısa yoldan köşe dönmenin yolunu bulmuşlar.
Yüz puanlık da bir düzenek kurmuşlar.
Vazife dağılımını da gayet güzel yapmışlar.
Bir Numara işleri bağlıyor.
İki Numara başkalarına paslıyor.
Üç Numara vitrin yüzü olarak boy gösteriyor.
Kısa zamanda çok paralar kazanıyorlar.
HERKES YOLUNDA anlayacağınız.
Ankara-Hatay-Elazığ uğrak yerleri bu ortakların.
Ülkenin değişik yerlerinde müteahhitlik hizmeti veriyorlar.
Villa işi uzmanlık alanları.
Hem yapıyorlar, hem satıyorlar.
Ortakların birisi koleksiyoner.
Nasıl bir koleksiyon merakı ise?
Villa koleksiyonu yapıyor.
Elazığ, Ankara, Bodrum’da villalar almış.
Hele Bodrum’da aldığı villayı anlata anlata bitiremiyorlar.
Eee, insan kolay para kazanınca değişik zevkler ediniyormuş demek ki.
Bu ortaklar ÖZ el insanlar.
Ya GÜLEÇ yüzlerinden olsa gerek ya da KORKUT muşlar birilerini.
Deprem krizini fırsata çevirmeyi iyi becermişler.
Konteyner yapımından sonra köy evleri işine girmişler.
Yanlış anlamayın, yapmıyorlar.
İlgili kurumdan alıyorlar işi.
Başka birine taşere ediyorlar.
Ev başına BİR MİLYON sakallarını alıp kenara çıkıyorlar.
Adam başı 100 milyon alıp PORİK tarayarak keyiflerine bakıyorlar.
Yani elleri sıcak sudan soğuk suya değmeden 300 milyon kazanıyorlar.
Sonra da şehre dürüstlük imajı vermeye kalkıyorlar.
Bu bitirim üçlü deveyi hamuduyla götürüp kısa zamanda, kısa yollarla büyük paralar kazanıp villa koleksiyonu yaparken, 25 yıllık doktor arkadaşımız da Ankara’da ev alabilmek için Elazığ’daki evini, arabasını satışa çıkarıyor.
Dünya böyle acaip bir dünya olmuş işte.
Çok sevdiğim bir siyasetçi, geçen gün bir kızgınlık anında bana “Milleti kandırmakla siyaset olmuyor,” demişti.
Belki yine bana kızacak ama bu cenahta siyaset milleti kandırmakla oluyor be can ABEM, kandırmakla oluyor.
Ben de milleti kandıran siyasetçileri oldum olası hiç sevmiyorum…