Mehmet Şağbanşua

YÜZ STERLİN

Mehmet Şağbanşua

Sömürgeci General, işgal ettikleri topraklarda koyunlarını otlatan bir çoban görür.

Onu bir süre uzaktan izler.

Çoban köpeğiyle çok yakın bir dostluk kurmuştur ve birbirlerine çok bağlıdırlar.

 General, Çoban ile köpeğin arasındaki güçlü bağı görür.

Çobanın yanına yaklaşır ve ona bir teklifte bulunur.

“Eğer sürüyü koruyan köpeğini öldürürsen sana 100 Sterlin vereceğim.” der.

Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar.

Ancak köpeği de çok kıymetlidir.

Onun en büyük yardımcısı ve sürüsünün koruyucusudur.

Sürüsünü yönlendirir.

Her türlü tehlikeye karşı korur.

En zor anda çobanın yanındadır.

Her zaman koyunların başındadır.

Sadık, bir o kadarda fedakardır Çobanın köpeği..

Ama teklif edilen para, 100 Sterlin’’dir.

İyi bir para ve güzel bir menfaattir.
 
Çoban için menfaat sadakatin önüne geçer.

Generalin teklifini kabul eder ve menfaati için en yakın dostu olan köpeği generalin gözleri önünde kıtır kıtır keser ve öldürür.

General; yapılan fedakarlığı karşılıksız bırakmaz.

Hemen verir 100 Sterlinlik menfaatini.

Onu denemeye devam eder.

Yeni bir teklif sunar General.

“Eğer köpeğinin derisini yüzersen, sana 100 Sterlin daha veririm.” der.

Çoban, paranın kokusunu almıştır.

Kişiliğini 100 Sterlin karşılığı satarak en yakın arkadaşını göz kırpmadan feda etmiştir.

Sadık arkadaşının derisini yüzmek, çok daha kolay gelir kendisine.

Çünkü bir kere ihanet etmiştir.

Bir kere ihanet eden kimseye ihanet etmek kolaydır artık.

Çoban, hiç düşünmeden yüzmeye başlar öldürdüğü köpeğinin derisini.

En yakın dostu ve arkadaşı olduğunu unutmuştur bile.

Ne yaptığını düşünmeden sevinerek alır mükâfatını kendisini kullanan büyüğünden.

Generalin imtihanı devam etmektedir.

Bu seferde “Eğer köpeği parçalara ayırırsan 100 Sterlin daha veririm.” der.

İş raydan çıkmıştır artık.

Çoban hiç tereddüt etmeden ayırır parçalara en sadık arkadaşını ve en yakın dostunu…

General, çobanın önüne bir kemik atmıştır.

Çoban ise önüne atılan kemik için her şeyini feda etmekten kaçınmamaktadır.

Yapmış olduğu ihanetin bedelini 100 Sterlin olarak alır.

General, tecrübelidir, akıllıdır, bilgilidir. Ne yaptığını bilmektedir.

Çoban ise kişiliğini, karakterini, şahsiyetini, inandığını veya inandığını sandığı değerleri az bir dünya menfaatine karşılık ayaklar altına almıştır.

Kişiliğini yok etmiştir.

En yakın dostu ve arkadaşı için göstermesi gereken fedakârlığını, sadakatini ve bağlılığını birkaç kuruşluk menfaate karşılık harcamıştır.

Kendisi vardır ama benliği, kişiliği, değerleri, inandıkları artık yok olmuştur.

O az bir dünya menfaatine karşılık her an her türlü ihaneti yapmaya hazırdır.

Onun artık menfaat için yapmayacağı bir şey yoktur.

Kullanılmaya hazır sadık bir hizmetçi olmuştur.

 General, istediğini elde etmiştir. İşgal ettiği topraklarda satın alabileceği ve menfaat karşılığında en yakın arkadaş ve dostlarını göz kırpmadan feda edebilecek şahsiyetlerin olduğunu görmüştür.

En yakın dostlarını satanlara her istediklerini yaptırabileceğini bilmektedir.

Artık gönül rahatlığıyla işgallerine devam edebilecektir.

Artık Çobanla işi bitmiştir. Öğreneceğini öğrenmiş göreceğini görmüştür.

Tam gideceği an da bu sefer Çoban ona bir teklifte bulunur.

Generalin arkasından bağırarak “Eğer 100 Sterlin daha verirsen köpeğimin etini de yerim.” der. 

Böylelikle Generale para için her şeyi yapabileceğini gösterir.

General cevap verir;

“Asla!.” der. 

“Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeği feda ettin.Benim öğrenmek istediğimde buydu. Ben senden ihtiyacım olan her şeyi öğrendim.” der.

Sonra yanındakilere döner ve vermek istediği dersi verir.

“Bu insanlar bu karakterde olduğu müddetçe onlardan korkmayın, onlara her şeyi yaptırabilirsiniz” der.

Maalesef günümüzde bunların örnekleri çoktur.

Makam ve menfaat hırsıyla arkadaş ve dostlarını satan, hayat damarlarını kesen, derisini yüzdükten sonra yiyebilecek olan nice insanlar vardır.

Üç kuruş etmez menfaatleri için dost ve arkadaşlarını kesebilecek, derisini yüzebilecek, onları parçalayabilecek ardından da yiyebilecek karaktere sahip olanların efendileri için yapmayacakları yoktur.
 
Güç sahipleri tam da bu nedenden, liyakat, kabiliyet ve yeteneği olanlardan çok, kullanabilecekleri kişiliksiz ve şahsiyetsiz kimseleri işlerin başına getirirler.

Çünkü bur tür kişiliksizleri istedikleri gibi kullanmaları daha kolaydır.

 En değerlilerini az bir menfaat karşılığı satanlar, satıldıkları kişinin sadık birer hizmetçisi olmaktan kurtulamazlar.

Yazarın Diğer Yazıları