Prof. Dr. Mehmet Çavaş

Gençlerin Problemleri!

Prof. Dr. Mehmet Çavaş

Türkiye, sahip olduğu genç nüfusu ile dikkat çeken ender ülkelerden biridir. Sahip olduğumuz genç nüfus, toplumun kaderini değiştirecek ve ülkenin geleceğini şekillendirecek önemli bir potansiyele sahiptir. Ancak uygulanan yanlış politikalar yüzünden ortaya çıkan birçok sorun, gençlerin sahip olduğu bu potansiyeli kullanmalarını engellemektedir. Bu sorunların başında eğitimde fırsat eşitliği gelmektedir. Özellikle eğitim kalitesindeki bölgesel farklılıklar, eğitimin ticarileştirilmiş olması, gelir dağılımındaki adaletsizlikler ve ailelerin ekonomik durumu gibi hususlar dikkate alındığında gençlerin eşit şartlarda kaliteli bir eğitim alamadıkları görülmektedir. Örneğin, merkezdeki bir öğrencinin sahip olduğu imkânlar ile taşradaki bir öğrencinin sahip olduğu imkânlar karşılaştırıldığında bu adaletsizlik açıkça görülmektedir. Uzun süredir uygulanan 12 yıllık kesintisiz eğitim, ara eleman ve farklı meslek gruplarındaki çıraklık sistemini bitirmiş ve gençlere üniversite okumalarının dışında bir seçenek bırakmamıştır. Bu durum hem hizmet ve üretim sektöründe çalışacak ara elemanların yetişmesini engellemiş hem de üniversite mezunu genç sayısını artırarak eğitimli işsizlerin oranını yükseltmiştir. Diğer bir problem yükseköğretime geçişte yaşanan sorunlardır ki üniversiteye giriş sınavlarına hazırlık döneminin zorlukları ve yerleştirme sistemindeki adaletsizlikler dikkate alındığında, gençlerin üniversitelerde istedikleri bölümlere yerleşmesini zorlaştırmış, gençler yeteneklerine uygun sevdiği bir bölümü tercih etme yerine, puanının yettiği bir bölümü tercih etmek zorunda bırakılmıştır. Bu yüzden üniversite mezunu birçok genç mezun olduğu alanın dışında bir meslekte çalışmak zorunda kalmıştır. Özellikle üniversiteyi bitiren gençlerin işe girmek için başvurdukları kurumlarda uygulanan mülakat sınavı torpil ve adam kayırmayı beraberinde getirerek liyakatli ve başarılı gençlerin yerine torpilli gençlerin işe alınmasını sağlamış ve bu yüzden birçok kurumda başarı ve iş verimi düşmüştür. Mesleki eğitimin yeterince teşvik edilmemesi ve meslek liselerindeki eğitim kalitesinin düşük olması ise işgücü piyasasının ihtiyaç duyduğu kalifiye elemanların yetiştirilmesini zorlaştırmıştır. Bu durum bir taraftan kalifiye eleman arayan işvereni diğer taraftan da iş arayan gençleri sıkıntıya sokarak işsizliği artırmıştır. Bu duruma iş piyasasındaki daralma da eklenince durum içinden çıkılmaz bir hal almış ve eğitimli gençlerin işsizlik oranı, genel işsizlik oranına göre her geçen gün daha da yükselmiştir. Çaresizlik içerisinde kalan birçok genç geçici ve düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda kalmıştır. Ekonomik bağımsızlığını kazanamayan birçok genç hem kariyer gelişimini tamamlayamamış hem de iş güvencesi ve sosyal haklardan mahrum kalmıştır. Uzun vadeli planlar yapamayan bu gençler geleceğe dair umudunu ve hayallerini kaybettiği için ne evlenebilmiş nede kendi düzenini kurabilmiştir. Bir şekilde bunu başaranların birçoğu bir süre sonra boşanmak zorunda kalmış ve bu durum her geçen gün doğurganlık oranını düşürerek genç nüfusun azalmasına neden olmuştur. Eğitim, işsizlik, gelecek kaygısı gibi durumlara maruz kalarak yaşamını idame etmek zorunda kalan gençlerin psikolojisi bozulmuş ve gençler arasında depresyon, anksiyete ve diğer psikolojik rahatsızlıklar artmıştır. Bütün bunlar ile birlikte sosyal medya ve dijital teknolojilerin yaygınlaşması, gençlerin sosyal ilişkilerini olumsuz etkilemiş ve gerçek dünya ile olan sosyal etkileşimlerini azaltarak yalnızlaştırmış, hem aile hem de toplum ile olan bağlarını kopararak sosyal çevreden uzaklaştırmıştır. Ataerkil bir aile yapısına sahip olan toplumumuzda, birçok genç ailelerinin beklentileri ve geleneksel değerlerden dolayı baskılara maruz kalmış, gençlerin kendi istek ve hedeflerine göre kararlar almalarını zorlaştırmıştır. Çünkü birçok aile kendisinin yapamadığını çocuğunun yapmasını isteyerek çocuklar üzerinden kendi ideallerini gerçekleştirmek istedikleri için bu beklentiler gençler üzerinden ciddi bir baskıya dönüşmüştür. Örneklerini daha da çoğaltabileceğimiz birçok problem ne yazık ki gençlerin sahip oldukları potansiyellerini üretime dönüştürmelerini engellemiş ve birçok gencimizin heba olmasına neden olmuş ve olmaktadır. Bu yüzden eğitimde fırsat eşitliği sağlanarak, kırsal bölgelerdeki okulların altyapısı ve eğitim kalitesi iyileştirilmeli ve mesleki eğitim teşvik edilerek meslek liseleri işgücü piyasasının ihtiyacını karşılayacak kalifiye eleman yetiştiren kurumlara dönüştürülmelidir. Ayrıca, üniversiteye giriş sınav sistemi gözden geçirilerek daha adil ve daha objektif kriterlere dayalı bir yerleştirme sistemi oluşturulmalıdır. Bunlarla birlikte gençler için istihdam alanları oluşturularak işsizlik azaltılmalı ve istihdamı artıracak teşvikler desteklenerek, işverenlerin gençlere iş deneyimi kazandıracak staj ve çıraklık programları teşvik edilmelidir. Geçici ve düşük ücretli işlerde çalışan gençlerin iş güvenceleri ve sosyal haklarını koruyacak hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Aynı zamanda gençlerin ruh ve beden sağlıklarını korumak ve desteklemek için ortaöğretim ve üniversitelerde psikolojik danışmanlık hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Gençlerin sosyal medya ve dijital teknolojileri bilinçli bir şekilde kullanmalarını sağlayacak sosyal medya ve teknoloji okuryazarlığı ile ilgili eğitim programları hayata geçirilmelidir. Alınacak bu gibi önlemler ile gençlerin problemleri çözülmeli ve gençlerimizin sahip oldukları potansiyel ülkenin geleceğinin inşasına katkı sağlayacak şekilde kullanılmalıdır. Aksi takdirde, geleceğimizin teminatı bu kıymetli hazine heba edilerek geri dönüşü olmayan hatalara ve kayıplara neden olacaktır…

Yazarın Diğer Yazıları