İşsizlik, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarından biridir. İnsanların sosyal yaşamını doğrudan etkileyen işsizliğin giderilmesi için istihdamın sağlanması, insanların iş gücü piyasasına katılımı, ülkelerin ekonomik büyümesi, sosyal istikrarı ve toplumsal gelişimi açısından oldukça önemlidir. Özellikle genç işsizler ekonomik bağımsızlıklarını kazanamadıkları için kendi düzenini kurup hayatını idame ettirememektedir. Uygulanan yanlış politikalar, gelir dağılımındaki adaletsizliği körükleyerek işsizliği artırmış ve paylaşımda adaleti ortadan kaldırmıştır. Bu durum bir taraftan yüksek gelire sahip azınlıkta kalan zengin bir sınıfı oluştururken, diğer taraftan da çoğunluğun fakirleşerek açlık sınırı veya yoksulluk sınırı altında yaşamak zorunda bırakmıştır. Bu şatların oluşturduğu belirsizlik ve ekonomik güvensizlik, birçok insanın hem uzun vadeli planlar yapmalarını engellemiş hem de geleceğe dair umut ve hayallerini yok etmiştir. İşsiz kalan birçok insanın psikolojik ve duygusal sağlığı bozulmuş, sosyal çevre ile uyumu zorlaşmıştır. Uzun süre iş bulamayan insanlar, kendilerini değersiz ve başarısız hissederek motivasyonlarını ve yaşam enerjilerini kaybetmiştir. Özellikle işsizlikten dolayı birçok genç eğitimini tamamlayamamış, mesleki bilgi ve becerisini geliştirememiştir. İşsizlik süreci uzadıkça, piyasadaki gelişim ve değişimlerden dolayı insanların sahip oldukları bilgi ve becerileri azalmıştır. Bu durum iş piyasasında rekabet edebilirliklerini azaltarak iş bulma şanslarını ortadan kaldırmıştır. Bütün bunlar ile birlikte işsizlik, insanların sosyal çevreden uzaklaşarak arkadaşları ve akranları ile ilişkilerini koparmış, aile bireyleri arasında stres ve baskıya yol açarak aile içi ilişkilerde gerginlik ve çatışmalara neden olmuştur. Özellikle genç işsizlik oranlarının yüksek olması, genel ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkilere neden olmuş, tüketici talebinin azalmasına ve ekonomik durgunluğa neden olmuştur. İşsizlik, devletin sosyal harcamalarını artırmış, işsizlik ödeneği, sosyal yardımlar ve eğitim destekleri gibi harcamalar kamu bütçesi üzerinde ciddi bir yük oluşturmuştur. Bu durum, kamu kaynaklarının etkin kullanımını engellemiş ve diğer kamu hizmetlerini aksatarak devletin sürdürülebilir ekonomik büyümesini sekteye uğratmıştır. İşsizlik ve ekonomik sıkıntılar yasa dışı faaliyetleri ve suç oranlarını artırmıştır. İşsizlik oranlarının yüksek olduğu bölgelerde, suç oranlarının artması bunun bariz bir örneğidir. Bu bölgelerde ortaya çıkan güvenlik sorunları toplumun huzur ve güvenini tehdit etmiş ve birçok insanın göç etmesine neden olmuştur. Bununla birlikte işsizlik, toplumsal uyumsuzluk ve eşitsizliği artırarak sosyal ve ekonomik açıdan sınıfsal farklılıkları derinleştirmiş, hassas ve kırılgan bir toplumsal yapı oluşturmuştur. Örneklerini çoğaltabileceğimiz işsizliğin etkileri dikkate alındığında, toplumsal açıdan çözülmesi gereken önemli bir problem olduğu görülmektedir. Bu nedenle işsiz insanların iş gücü piyasasına kazandırılması ve işsizliğin düşürülmesi için yeni ve kapsamlı planlamalar yapılarak yeni stratejilerin geliştirilmesi önemlidir. İşverenler ile iş birliği yapılarak yeni istihdam alanlarının oluşturulması ve işsizlere yeni iş imkânlarının sunulması kaçınılmazdır. Özellikle gençlerin kendi işlerini kurmalarını teşvik eden girişimcilik programları ve destekleri çoğaltılmalıdır. Bu şekilde girişimcilik eğitimleri ve finansal destekler ile gençlerin yenilikçi iş fikirlerini hayata geçirmelerine imkân sunulmalıdır. İşsizlerin iş arama süreçlerinde rehberlik ve danışmanlık hizmetleri artırılarak iş bulma platformları ve kariyer merkezleri sayısı artırılmalı ve işveren ile iş arayanlar kısa sürede buluşturulmalıdır. Çalışma hayatına katılımı artırmak için esnek çalışma modelleri ve yarı zamanlı işler teşvik edilerek yaygınlaştırılmalıdır. İşsizlikten kaynaklı bireysel düzeyde yaşanan ekonomik güvensizlik, psikolojik sorunlar, sosyal izolasyon ve eğitim kaybı gibi sorunlar çözülmelidir. İşsizlik probleminin çözülmesi uzun vadede sürdürülebilir ekonomik ve sosyal kalkınma için kritik bir öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Çünkü işsizlik beyin göçünü tetikleyen en önemli faktörlerden biri olarak, ülkenin yetişmiş işgücünü kaybetmesine neden olmaktadır. Bu yüzden, işsizlikle mücadelede somut adımlar atılarak zamanında gerekli tedbirler alınmalı, aksi takdirde geri dönüşü olmayan bedellerin ödeneceği bilinmelidir…