Dijital bağımlılık; bireylerin telefon, tablet, bilgisayar gibi dijital cihazları ve interneti kontrolsüz bir şekilde kullanması ve bu kullanımın günlük yaşamı olumsuz etkilemesi olarak tanımlanmaktadır. Özellikle sosyal medya, çevrimiçi oyunlar, video içerikleri ve cep telefonu bağımlılığı gibi kategoriler altında ele alınmaktadır. Araştırmalar, dijital bağımlılığın bireyin sosyal ilişkilerini, akademik performansını, iş hayatını ve genel sağlığını doğrudan etkilediğini göstermektedir. Teknolojinin hızla gelişmesi, dijital dünyada geçirilen sürenin artmasına neden olmakta ve bu durum, bireylerin psikolojik ve fiziksel sağlığını olumsuz etkilemektedir. Özellikle sosyal medya bağımlılığı, benlik algısında bozulmalara, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozukluklara yol açmaktadır. Sürekli çevrimiçi olma hali ve sosyal medyanın getirdiği mükemmeliyet algısı, bireylerin benliğini sosyal onay mekanizmalarına bağlamasına neden olmaktadır. Bu durum, özellikle gençler arasında özgüven eksikliği ve sosyal izolasyon riskini artırmaktadır. Dijital ortamda uzun süre vakit geçirmek, uyku düzenini de olumsuz etkilemektedir. Gece geç saatlere kadar ekran başında kalmak, melatonin salgısını baskılayarak uyku kalitesini düşürmekte ve kronik uyku bozukluklarına yol açmaktadır. Uyku düzensizliği ise bireylerin günlük enerji seviyesini, zihinsel işlevlerini ve genel yaşam kalitesini düşürmektedir. Ayrıca uzun süreli ekran kullanımı, göz yorgunluğu, baş ve boyun ağrıları gibi fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra postür bozukluklarına da sebep olmaktadır. "Akıllı telefon boynu" olarak bilinen postür problemleri, son yıllarda yaygınlaşan fiziksel sağlık sorunlarından biridir. Dijital bağımlılığın bir diğer olumsuz etkisi de hareketsiz yaşam tarzını teşvik etmesidir. Sürekli ekran başında vakit geçirmek, fiziksel aktiviteyi azaltarak obezite, kalp-damar hastalıkları gibi ciddi sağlık problemlerine neden olmaktadır. Aynı zamanda, akademik hayatta da olumsuz sonuçlara yol açmakta ve yapılan çalışmalar, aşırı sosyal medya kullanımının dikkat süresini kısalttığını, öğrencilerin akademik performanslarını düşürdüğünü göstermektedir. Ders çalışırken sosyal medya ve oyun gibi dikkat dağıtıcı unsurların bulunması, verimli çalışmayı engellemekte ve öğrenme süreçlerini olumsuz etkilemektedir. Ancak, dijital teknolojilerin sunduğu avantajları göz ardı etmek de doğru değildir. Doğru ve bilinçli kullanıldığında, eğitim, sağlık, iş hayatı ve sosyal iletişim gibi birçok alanda büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Bu nedenle, dijital bağımlılık ile mücadelede, bireylere dengeli ve bilinçli bir kullanım alışkanlığı kazandırmak önemlidir. Bu bağlamda, günlük ekran süresinin belirlenmesi ve belirli sınırların aşılmaması gerekmektedir. Uzmanlar, yetişkinler için günlük iş, eğitim, araştırma gibi zorunlu haller dışında, 2 saatten fazla zaman geçirmemelerini önermektedir. Uyku kalitesini artırmak için uyumadan en az bir saat önce dijital cihazların kullanımına son verilmesi tavsiye edilmektedir. Ayrıca, haftada en az bir gün veya her gün belirli saatlerde dijital cihazlardan uzak durarak zihinsel ve fiziksel dinlenme sağlanmalıdır. Sosyal medya platformları bilinçli ve belirli amaçlar doğrultusunda kullanılmalı, bireyler dijital iletişim yerine yüz yüze iletişimi tercih ederek sosyal bağlarını güçlendirmelidir. Sonuç olarak, dijital bağımlılık bireysel, sosyal ve toplumsal düzeyde önemli etkileri olan bir sorun olduğu kabul edilmelidir. Ancak, bilinçli kullanım alışkanlıkları geliştirildiğinde ve teknolojinin sunduğu avantajlardan dengeli bir şekilde faydalanıldığında, olumsuz etkilerin en aza indirilebileceği de unutulmamalıdır. Bu doğrultuda, verilecek eğitimler ve yapılacak bilinçlendirme çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Böylece, sanal âlem ile gerçek âlem arasındaki denge korunarak, hem dijital bağımlılığın olumsuz etkileri en aza indirilecek hem de teknolojinin sunduğu imkânlardan en iyi şekilde yararlanılması sağlanacaktır…