Prof. Dr. Mehmet Çavaş

Türkiye'nin Stratejik Konumu ve Önemi!

Prof. Dr. Mehmet Çavaş

Türkiye, üç farklı kıtayı birbirine bağlayan coğrafi konumu ile oldukça stratejik öneme sahip bir ülkedir. Doğusunda Asya, batısında Avrupa ve güneyinde Ortadoğu’nun bulunduğu Türkiye, bu konumu itibariyle tarih boyunca hem ekonomik hem de politik açıdan büyük bir öneme sahip ender coğrafyalardan biri olmuştur. Doğu ile Batı arasında bir köprü görevi görmesi ve uluslararası ticaret yollarının kesişim noktasında yer alması Türkiye’nin stratejik önemini daha da artırmıştır. Özellikle Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz’e kıyısının olması ve Hazar Denizi'ne yakınlığı ile dünya deniz ticareti ve deniz ulaşımında da öne çıkmaktadır. İstanbul ve Çanakkale Boğazı gibi önemli suyolları ile de Karadeniz'e kıyısı olan ülkelerin dünya pazarlarına erişimini sağlamaktadır. Aynı zamanda, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması ve sahip olduğu zengin kültürel miras nedeniyle önemli bir kültür merkezi olarakta kabul edilmektedir. Bununla birlikte özellikle Ortadoğu ve Kafkasların zengin petrol ve doğalgaz rezervlerinin batıya taşınmasında da kilit rol oynamaktadır. Örneğin Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) ve Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) gibi projeler, enerji güvenliği ve çeşitliliği bakımından büyük öneme sahiptir. Bu projeler, Türkiye'nin bölgesel bir enerji hub'ı olmasında önemli rol oynamaktadır. Ayrıca Türkiye, Ortadoğu'daki siyasi ve askeri dinamikler bakımından da önemli bir aktör olarak göze çarpmaktadır. Suriye İç Savaşı ve Irak'taki istikrarsızlık, Türkiye'nin güvenlik stratejilerini doğrudan etkilerken, Batı'nın güvenlik mimarisinde kilit bir noktada yer alması, Suriye, Irak ve İran ile olan sınır ilişkileri, Türkiye'nin bölgesel güvenliğin sağlanmasındaki rolünü ve önemini daha da artırmaktadır. Üstelik Türkiye’nin Ortadoğu ülkeleri ile olan ticari ilişkileri bölge ile olan ekonomik bağlarını güçlendirmiş ve başta inşaat, savunma sanayi ve enerji sektörü olmak üzere yapılan yatırımlar, Türkiye'nin bölgedeki ekonomik nüfuzunu artırmıştır. Bütün bunlar ile birlikte Türkiye’nin bölge ile olan tarihi ve kültürel bağları, bölge ile olan ilişkilerini daha da önemli ve anlamlı kılmaktadır. Örneklerini daha da çoğaltabileceğimiz bu hususlar ülkemiz bakımından önemli avantajlar sağlarken, küresel güçlerin bölge ile ilgili hayata geçirmek istedikleri planlar kapsamında bölgede oluşturdukları siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar, Türkiye açısından büyük riskler içermekte ve güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.  Uzun yıllardır Ortadoğu'da devam eden çatışmalar, terör örgütleri üzerinden yürütülen vekâlet savaşları ve siyasi istikrarsızlıklar, Türkiye'yi büyük bir göç ve mülteci akını ile karşı karşıya bırakmıştır. Türkiye, özellikle Suriye iç savaşından dolayı milyonlarca Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmak zorunda kalmıştır. Bu durum, Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve demografik yapısını bozmuş ve uzun vadede ciddi problemlere neden olacağı da görülmektedir. Bir taraftan bölgedeki istikrarsızlık diğer taraftan bölgede devam eden enerji projeleri, ticaret yolları ve siyasi dinamikler, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik süreci ve NATO ile olan ilişkileri geçmişte olduğu gibi bugün de Türkiye'nin bölgedeki dış politika ve güvenlik stratejilerini belirleyici temel unsurlardır. Bu yüzden Türkiye’nin bölgesel ve küresel gelişmelere göre stratejilerini gözden geçirmesi ve yeni stratejiler ile birlikte yeni işbirlikleri oluşturması bölgenin geleceği açısından önemlidir. Çünkü Türkiye'nin stratejik konumu ve Ortadoğu ülkeleri ile olan tarihi ve kültürel bağları hem bölgesel barış ve istikrarın sağlanmasında hem de bölgede çıkarılan enerjinin batıya ve diğer ülkelere sevk edilmesinde büyük önem arz etmektedir. Türkiye sahip olduğu bu avantajları iyi kullanmalıdır. Bunun içinde öncelikle ekonomik istikrarı sağlayarak yönetimde adaleti ve liyakati esas almalı, üretim ve istihdama yönelerek dışa bağımlılıktan kurtulmalıdır. Ancak bu şekilde önce bölgesel bir güç, daha sonra da küresel bir aktör olarak bölgede barış ve huzurun sağlanmasında etkili olacak, mazlumun ve mağdurun umudu olmaya devam edecektir. Çünkü uluslararası ilişkiler kapsamında yürütülen diplomaside ülkelerin etkinliği gücü kadardır. Eğer güçlü bir ülke iseniz etkinliğiniz fazla ve sözünüz dikkate alınmakta aksi takdirde bütün çabalarınız boşa çıkmaktadır. Bu yüzden güçlü bir ülke olmak için atılması gerek adımlar zamanında atılmalıdır. Aksi takdirde bölgedeki gelişmeler ve oluşturulan siyasi istikrarsızlığın Türkiye’ye yansımaları, ülkemizi zora sokacak ve geri dönülmez sonuçları ile ağır bedeller ödeteceği unutulmamalıdır…

Yazarın Diğer Yazıları