Doç.Dr.İzzet Taşar

DOLAR 5 TL OLSUN MU?

Doç.Dr.İzzet Taşar

Şu an “olsun” dediğinizde olacağını bilseniz ne dersiniz? Soru aslında şu anlama da geliyor; tüm ithal mallar yaklaşık %80 ucuzlayacak ve bir evet demenizle bu rüya gerçek olacak. Lüks otomobiller, en son model cep telefonları, benzin, doğalgaz her şey ucuzlayacak.

Kızmayın ama doğru cevap “evet” değil, umarım “hayır” dersiniz…

Her ikisi de nur içinde yatsın, Demirel ve Ecevit arasındaki popüler diyaloglardandır, ülkeyi “70 cent’e” muhtaç ettiniz polemiği. İlk etapta anlaması zor, ne demek yani 1 dolar bile değil, koskoca Türkiye Cumhuriyeti için bu bir sorun olabilir mi?

Burada sizlere bir ekonomik gerçekliği hatırlatacağım, o zaman taşlar yerine oturacak sanıyorum. Dünyada dış ticarete konu olan alışverişlerin hemen hepsine yakını sadece birkaç para birimiyle yapılıyor. En popüleri de tahmin edeceğiniz üzere ABD doları (bundan sonraki kısımda döviz olarak kullanacağım).

Her ikisi de farklı para birimi kullanan ülkeler kendi aralarında ticaret yaparken kendi para birimlerini değil, ABD doları kullanıyor. Sebebi ise basit, sattığı mal karşılığında tüm ülkeler tüm dünyada geçerli bir para birimi almak istiyor. Varsayalım Romanya’ya ihracat yaptık, oradan gelecek Romanya para birimi Lei’yi Kore’den araba satın alırken kullanamayız. (Kullanabiliriz teknik olarak belki ama kur değişim oranları bizi sıra dışı şekilde zarara uğratır.) Bu gerçek ABD’nin dünya üzerinde süper güç olmasının nedenini de açıklıyor tahmin edeceğiniz üzere. Tam da bununla ilgili yakın zamanda özellikle Rusya ile yerli para birimleri kullanarak ticaret yapma konusunu hatırlarsınız, ama maalesef bu iş kâğıt üzerindeki kadar kolay değil.  

Konumuza dönelim…     

Döviz kuru düşerse, ülkedeki ithalat eğilimi artar. Her birimiz daha fazla tüketerek ertelediğimiz ihtiyaçlarımızı satın alırız. Örneğin ben bir otomobil hayal ediyorum ve hemen satın alacağım. Soru şu; peki satın alacağımız bu hayallerin parasını kim ödüyor? “Tabi ki biz” diyorsanız yanılıyorsunuz. Bizler TL öderken, aldığımız ürünlerin asıl bedelleri döviz olarak ödeniyor. Yani burada altını çizmek istediğim şu, her ithalat, kısıtlı olan döviz miktarını daha da azaltıyor, özetle tüm ithal tüketimimiz ülkeden döviz çıkışına sebep oluyor. Peki, döviz nereden elde ediliyor? En popüler cevaplar ihracat ve turizm ama yetmezse maalesef dış borçlanma.

Yukarda tanımladığımız döngü sıkça duyduğumuz cari açık sorunsalından başka bir şey değil. Bu konuya ilerleyen zamanlarda çok daha detaylı değinmeyi düşünüyorum ama teknik olarak özetleyelim; döviz kuru düşerse ithalat eğilimimiz artar, bu da döviz ihtiyacı doğurur, ülkede yeterince döviz olmaması halinde dış borçlanma ile sonuçlanır. Demirel vs Ecevit polemiği de bu noktada önem kazanıyor.

Bu bağlamda tüm yerlileşme eğilimlerini destekliyorum. Özellikle sanayi sektöründe sıkça duyduğumuz yerli ve milli sloganları aynı zamanda ekonomik olarak büyük anlam ifade ediyor.

Biraz da güncele değinelim, bu hafta hükümetin gençler için yaptığı “ilk cep telefonu” kampanyasının yerli üretim telefonlar olmasını hususu her ne kadar gençleri biraz hayal kırıklığına uğratsa da yukarda saydığım gerekçelerle bu durumu olumlu karşılıyorum.

Fakat… Bu yerlileşmeye sadece gençlerin değil meclis temsilcilerinin, bürokratların, ünlülerin yani toplumun çoğunun katılması gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde cep telefonu yine bir statü göstergesi olarak kalmaya devam eder. Herkes ithal telefon kullanırken gençlere “siz yerli kullanın” tavsiyeleri, haklı bir tepkilere yol açabilir.

Yazarın Diğer Yazıları