Nurhat Halisdemir

Kent İmajı ve Yaşam Kalitesi Kriterlerine Uyan Bir Başkan

Nurhat Halisdemir

Siyasi bir ikbal veya beklentiyle yazmıyorum;

Bir yerlere talip de değilim;

Yaşadığım şehrin tarihsel sürecinde tanımlanan özelliklerine hasret duymaktan ve Elazığlıların hak ettiği yaşam kalitesine neden sahip olamadıklarının sorgulamasıyla yazmaya çalışıyorum!

Her insanın kendine has bir imajı varken kentlerin neden olmasın sorusunu ve cevabını çok merak etmişimdir ve yaklaşan yerel seçimler öncesi adayların ne düşündüğünü açıklayacakları bir tanıtım programını merakla beklemekteyim…

Yardımcı olmak adına kent Markalaşması ve imajının genel çerçevesini ortaya koymakta fayda görüyor ve hâlihazırda Elâzığ’ın bilinen markalarının durumunu hatırlatmaya çalışıyorum.

Kent markalaşmasında, kültürel, sembolik, doğal, tarihi ve tematik alanlar, imajın oluşumunda ve gelişiminde ön plana çıkan etkenler olarak değerlendirilmektedir.

Vallahi çok objektif olmaya çalışacağım bundan sonra yazacaklarımda ve mümkün olduğunca eleştirmeden konuya dikkat çekeceğim!

Elâzığ’ın sembolü;

 Çaydaçıra mı?

 Üzüm mü?

Harput Kalesi mi?

 Yoksa Hazar Gölü ya da Keban Barajı mı?

Peki, sembol olarak seçtiğimiz “değerlere” biz kadim şehrin yöneticileri ne kadar değer veriyoruz?  Doğal ve tarihi güzellikleri ne kadar koruyabiliyor veya tanıtabiliyoruz?

Şuanda Elâzığ’da tematik alan olarak sadece “Kültür Park” var ve onun da ne kadar tematik alan olduğu tartışma konusudur…

İnsanların güvenli bir şekilde gezemediği, oturamadığı ve stres atamadığı bir alan tematik alan olamaz. Haa birileri çıkıp bana elizyum denilen garabet ve kuralları yok sayan yapıyı tematik alan olarak söylerse ona da koskoca bir hadiii canımmm sende derim!

Şuana kadar yazdıklarım çerçevesinde Elazığ’ın Marka Şehir algısını oluşturamadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Türkiye’de ne yazık ki marka şehir imajını hak eden belki de tek şehir Eskişehir’dir iddiasını rahatlıkla söyleyebilirim. Elbette bunun sosyolojik, yönetimsel ve bölge halkının şehre bakışının da etkisi, katkısı vardır. Bu konuda siyasiler ne yazık ki yıllardır eylem-söylem ikileminde hep sınıfta kalmışlardır.

Kadim şehir Elazığ kurulduğundan beri ne yazık ki “muhafazakâr yapısının” vermiş olduğu algı ve tavır yüzünden bölgesindeki diğer şehirlerin gerisinde kalmıştır ve kalacaktır. Aslında bu “muhafazakâr yapının da” ne olduğu tartışılacak bir gündem olmalıdır!

İnşallah yakın zamanda o konuya da değineceğim ve “söylemde değil” eylemde Elazığ ve Elazığlının derdiyle hemdert olmaya çalışacağım.

Ancak bu Marka şehir ve Şehir imajı konusuna takılıp devam etmeyi de kamuoyunun dikkatini çekinceye kadar sürdüreceğim.

Yazarın Diğer Yazıları