Nurhat Halisdemir

Misliyle karşılık vermek?

Nurhat Halisdemir

Vatan için bayraklaşan,  kanıyla toprağı vatan eyleyen şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sevdiklerine sabırlar dileyerek bu haftaki yazıma başlamayı uygun gördüm…

Bugüne kadar alışıldık, sıradan ve artık vicdanları rahatsız eden bir söylem haline dönüştü; Şehitlerin kanı yerde kalmadı veya Misliyle karşılık verildi sözü…

Çünkü toplum için sıradanlaştı şehit haberleri ve tepkiler de paralelinde cılızlaştı. Bunun başlıca nedeni ise ulusal yayın yapan görsel medyada şehit haberlerinin süresinin otuz(30) saniye; yazılı medyada ise en küçük puntolarla araya sıkıştırılmış ya da ikinci, üçüncü sayfa haberleri olmasıdır.

Ve beklenen açıklama on iki vatan evladının kalleş bir pusuda şehit edilmişlerdir oluyor ve akabinde yine o açıklama!

Misliyle karşılık verildi…

Kime karşı verildi?

Yaptırımı dağdaki 3-5 çapulcuya olmamalıydı…

Önce içerden ne kadar destekçisi, yancısı, militanı, siyasi figürü, kanaat önderi varsa susturacaksın ve sonra dışarıdan arkasında duran, her türlü lojistik desteğini sağlayan ülke varsa mutlaka karşılığını misliyle vereceksin.

Açıklama bu olmalıydı!

Bugün bölücü-yıkıcı ne kadar yapı bizim içimizde çöreklenmiş ve bizim zafiyetimiz olmuşsa; o yapıların arkasında kalleşçe duran ülkelerin de mutlaka için de zafiyet olacak yapılar mevcuttur.

Zaafı olmayan ülke, devlet, toplum, insan yoktur. Tabiatın doğasına aykırıdır zaafı olmamak kişinin ya da devletlerin…

 Ancak bu zaaflarını bilip ona göre tedbir alanlar tehlikeleri savuşturmaya muvaffak olurlar.  İç siyasetin için tehlikeli söylem ve eylemlerde bulunanlara karşı “devlet her şeyi bilir ama zamanını bekler” yaklaşımıyla hareket edersen daha çok şehit haberleri gelir ve daha çok milli kaynaklarımız heba olur.

Mesela; şeyh sait denilen hainin hainliğini Müslüman kisvesi giymişlerin hala kabullenmemesi ve aksine beyanlarını tarihi gerçeklerle geçiştirmesine müsaade edersen; daha çok kürtçü-bölücü-pkk/pyd iti türer ve devlete, millete bela olur…

Mesela; hala hilafet çığırtkanlığı yapan ama bunu bölücülüğe kadar götürenlerin tarikat-cemaat kisvesiyle kurumlara musallat olmasının sonucunu 15 Temmuz hain kalkışmasından gerekli dersleri çıkartmayıp müsamaha gösterirsen zaafın olur!

Mesela; Türk ve Türkiye Yüzyılı deyip de Türk’e düşmanlık eden veya kripto milliyetsiz devşirmelerin sesini kesmezsen zaafın olur!

Haliyle bu coğrafyada ne Hasan Sabbahlar biter ve ne de Lawranceler…

Bu milletin değerlerini suiistimal eden ne sözde Atatürkçüler ve ne de sözde milliyetçiler!

O yüzden devletin başına çöreklenen; beka meselesine çanak tutanlarla ciddi mücadeleye amasız, lakinsiz girmek zorundayız.

Umarım ve dilerim ki bir daha Misliyle karşılık verildi lafının arkasına sığınmayız ve genç fidanlarımıza sahip çıkarız!

Yazarın Diğer Yazıları