Ömer Faruk Öztürk

SAVAŞIN TÜRK EKONOMİSİNE ETKİSİ

Ömer Faruk Öztürk

Dünya Rusya-Ukrayna savaşını henüz sindirememişken bu sefer de Ortadoğu karıştı. Hamas’ın “Aksa Tufanı” adını verdiği bu operasyon ile İsrail-Filistin çatışması büyük bir savaşa dönüştü. Ne yazık ki savaşın kanlı yüzünü bir kez daha gösteren bu duruma, ölen masum insanları ve özellikle din kardeşlerimize dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. 

Bildiğiniz gibi bu köşede özellikle ekonomik ve finansal konuları ele almaya çalışıyorum. O nedenle olayın dini/siyasi boyutunu es geçerek direkt olarak ekonomik tarafa değinmek istiyorum. Ticaret Bakanlığı’nın ülke profili raporundan İsrail ile olan ticaret ilişkimizi kısaca özetlemek isterim. İsrail’den ithalatımız yaklaşık olarak 2 milyar dolar, toplam ithalat rakamımızın 365 milyar dolar civarında olduğunu göz önünde bulundurursak çok yüksek bir oran değil diyebilirim.

Savaşlar özellikle VIX korku endeksinde harekete neden olur. Vix korku endeksi de ne kadar yükselirse riskli varlıklardan (hisse senedi vb) daha risksiz varlıklara (altın v.b) geçişler olur. Savaş haberinin çıkması ile birlikte ONS altın ve Dolar/TL yükselişe geçti. Özellikle döviz sıkıntısı yaşadığımız ve enflasyonla mücadele ettiğimiz böyle kritik bir dönemde çevremizde bu tür sıkıntıların yaşanması ister istemez ekonomimize etki gösterecek, Rusya savaşındakine benzer durumlar yaşanırsa (enerji fiyatlarının uçuşa geçmesi gibi) alım gücünü eritmeye devam edecek. Gram altın ise yine bu haberin akabinde %3’ü aşan bir yükseliş sergiledi. Borsa İstanbul’da ise devre kesiciler devreye girdi ve Bist100 günü %3.21 düşüşle kapattı.

PEKİ TÜRK YATIRIMCILAR VARLIKLARINI NASIL KORUYABİLİR?

Savaş, deprem ve pandemi gibi olaylar, felaketler öngörülemez. Bu nedenle bir yatırımcının yarın savaş çıkabilir, ona göre portföyüme çeki düzen vereyim demesi mümkün değildir. Bu nedenle yerli yatırımcıların yatırım kararlarında her türlü senaryoya hazırlıklı olması bir zaruriyettir. Peki yıllardır emek harcayıp, tasarruf edip biriktirdiğimiz varlıklarımızı korumaya nasıl hazırlıklı olabiliriz? Cevap basit: “Dengeli bir portföy kurarak.”

Dengeli portföyden kastımız ise riskli ve risksiz yatırım araçlarıyla yaşınıza, yatırım vadenize ve yatırımcı profilinize uygun bir portföy kurmak. Örneğin 25 yaşındaki bir genç ile 65 yaşındaki bir emeklinin portföyünün aynı olmasını bekleyemeyiz. Bunun için akademik çalışmalar yaş büyüdükçe riskin azaltıması gerektiğini söylüyor. Örneğin 30 yaşında %70 riskli varlıklar %30 risksiz varlıklar tercih edilirken yaş 60 olunca bu sefer %60 risksiz varlıklar ve %30 riskli varlıklar tercih edilmelidir. Önümüzdeki haftalarda yatırım araçlarına değineceğim ve bu konuyu daha detaylı şekilde izah etmeye çalışacağım.

ARABA VE KONUT KISA SÜRELİĞİNE YATIRIM ARACI OLMAKTAN ÇIKIYOR

Vatandaşlar yıllardır bin bir gayret ile biriktirdiği paranın alım gücünü koruyabilmek için her yolu deniyor. Bir ara kripto paralar popülerken herkes coin alırdı. Sonra emlak ve parası ev almaya yetmeyenler için de sıfır araba, sıfır araba almaya gücü yetmeyenler de ikinci el araba yatırımına başladı. Çevremde bile çoğu kimse ikinci hatta üçüncü arabasını almak için sıraya yazıldı. Neden? Çaresizlik. Çünkü dolar, altın, faiz gibi bir çok enstrüman insanların varlıklarını koruyamadı. O nedenle insanlar da bir çıkış yolu aradı. Lakin yolun sonuna da gelindi gibi duruyor. Artık çip krizi sona erdi (hatta uzun süre önce ermişti), sıfır araçlardaki sıralar çoğu markada son buldu. Beni bile birçok bayi kampanyalardan yararlanmam için aradı. Sıfır arabaya erişim imkânı oluşunca sıfır ikinci elin de (bayiden alınıp satılan arabalar) popülerliği de ortadan kalktı. Bu satış dalgası bir panik havası oluşturdu ve tıpkı fiyat arttırırken yarışıldığı gibi şimdi de fiyat düşüşünde benzer bir kitlesel hareket görüyoruz. Velhasıl kelam faiz artarsa enflasyon düşer. En azından enflasyon beklentisi azalır. Buna bağlı olarak da varlık fiyatlarındaki ani artışların da sonuna geliyoruz gibi duruyor. Araba fiyatları belki düşmez. Lakin birkaç ay talebin de düşmesi ile birlikte yerinde sayacağı, acil satıcılar nedeniyle piyasanın düşeceğini söylemek zor olmasa gerek. İngilizce’de güzel bir söz var. “Cash is the king” yani “Nakit kraldır” Sıfırı 1.2 milyon iken size ikinci elini 1.4 milyona satan kişiler şimdi 1 milyona aynı aracı satmanın telaşındalar. Böyle dönemde nakit bulunduran kişiler güzel fırsatlar yakalayabilir.

Velhasıl kelam, kaotik süreçlerde risksiz varlıklar özellikle Altın koruyucu liman olmaya devam edecek. Riskli varlıklarda ise volatilite ve düşüşler kaçınılmaz. Lakin böyle dönemlerde çok hareket etmemek ve sakin kalmak yatırımcılar için daha sağlıklı oluyor. Keşke insanların, masum kadınların ve çocukların öldürüldüğü günlerde ekonomi ve parayı konuşmasaydık lakin savaşın ekonomik boyutunu yorumlamak bize düştü. Allah (c.c) tüm mazlumların yar ve yardımcısı olsun.

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları