Prof.Dr.Vedat Turhan

'Kronik Lyme' Körlüğü

Prof.Dr.Vedat Turhan

Değerli okurlar hatırlanacağı üzere bu köşemizde ülkemizde teşhisinde ciddi sorunlar yaşanmakta olan kronik lyme enfeksiyonu ya da hastalığını konuşuyoruz, hasbihal ediyoruz. Amacımız Uzamış ya da kronikleşmiş Lyme enfeksiyonu ile ilgili ülkemizdeki farkındalığı arttırmak. Bu enfeksiyona maruz kalmış vatandaşlarımızın teşhislerinin erkenden yapılarak hayat kalitesini oldukça bozan bazen intiharlara kadar sürükleyebilecek ve yıllarca sürebilen, yer değiştiren eklem ve kas ağrılarına, ciddi halsizliklere sebep olabilen genellikle haşere ısırıklarıyla bulaşan bu hastalığı tüm Türkiye'ye tanıtmak istiyoruz. Tüm gayretimiz bu yöndedir. Ne var ki kronik lyme hastalarının mağdur iyetini giderelim diye uğraşan çok az sayıdaki hekimlerden birisi olarak ben de bizzat mağdur oldum.  Şöyle ki, hayatında bir kez bile kronik lyme teşhisi koymamış bir meslektaşımızın benim de üyesi olduğum mesleki tıp uzmanlık derneklerinden birisinin etik kuruluna şikayet etmek suretiyle muhtemelen kendi yanlışlarını ya da eksikliklerini gidermek yerine bizim yanlış metod ve tutumlar izlediğimizi, ülkemizde çok da lyme vakası olmadığını, kronikleşmenin söz konusu olmadığını, bu hastalığın ülkemizde suistimal edildiğini vb hususları gündeme getirmiş. Ben de hem mecbur kalarak hem de söz uçar yazı kalır düsturuna sadık kalarak aşağıda yer alan metni dernek etik kuruluna gönderdim. İçeriği itibariyle sadece enfeksiyon hastalıkları uzmanları değil tüm sağlık personelleri, tıp akademisyenleri, tıpta uzmanlık dernekleri, sağlık bakanlığı  yöneticilerimiz ve tüm vatandaşlarımızı ve kıymetli okurlarımızı da ilgilendiren hususları barındırması nedeniyle burada paylaşmayı uygun buldum;

''Sayın Meslektaşlarım, değerli ..... derneğimizin Etik Kurulu Üyeleri,

Ben 1993 yılı Gülhane Akeri Tıp Fakültesinden mezun olmuş ve aynı kurumda 2000 yılında Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ihtisasını tamamlamış bir meslektaşınızım. Yani Ord. Prof. Dr Tevfik Sağlam, önce Gülhaneli sonra Ankara Tıp Fakültesinin kurucu rektörü olan Ord.Prof.Dr. Abdülkadir Noyan, önce Gülhaneli sonra Uludağ Universitesinin kurucu rektörlüğünü üstlenen Prof. Tbp. Tuğgeneral  Ömer Fethi Tezok, önce Gülhaneli ve sonra Gazi Universitesinin Enfeksiyon Hastalıkları ABD' nı kuran Prof.Dr. Kazım Kurtar vb bir çok kıymetli hocamıızn emeklerinin olduğu bir eğitim kurumunda tam 11 yıl eğitim aldım. Daha sonra aynı eğitim kurumunda 15 yıl öğretim üyeliği yaptım. Beş yıl süre ile İstanbul ve Çevresi Enfeksiyon Vaka Toplantılarının gönüllü moderatörlüğünü yaptım ve 50' ye yakın aylık bilimsel toplantıların hem ev sahipliğini hem de organizasyonlarını üstlendim. Asistanlığımdan başlıyarak akademik hayat içerisinde çalışma arkadaşlarımızla birlikte 600' e yakın bilimsel çalışma, ulusal ve uluslararsı kongrelerde sunulmuş bildiriye emek verdim. H-indeksim 30, i-10 indeksim 65'dir.

32  yıllık hekimim. Toplum ve hastane kökenli enfeksiyonlarla uğraşmakla birlikte son 5 yılda ağırlıklı zoonotik enfeksiyonlar ve kronik Lyme-Borreliyoz enfeksiyonları ile ugraşmaktayım.

Öncelikle ve özellikle belirtmek isterim ki  Akut ve Kronik Lyme enfeksiyonları tanı ve tedavisi hakkında kullandığımız tanı ve tedavi metodlarının kanıta dayalı olmadığına dair etik kurulunuzun 4 aralık 2024 tarihli ve 19-517 sayılı resmi yazınızla ve daha önce ki gönderilen resmi yazıda belirttiğiniz hususların tarafımdan kabul edilmesi asla  mümkün değildir ve iddialar tamamen gerçek dışıdır.

 

Benzer şekilde etik kurulunuzdan bilirkişi raporu olarak tarafıma gönderilen raporlar temel olarak Amerikan İDSA derneğine ait Lyme rehberini ya da bu rehbere atıfta bulunan bir takım kaynaklara dayalı bilgileri ihtiva etmektedir. Oysa son yıllarda yeni araştırmalar ve tesbitler İDSA Lyme rehberinin hatalarla dolu olduğunu ve bu rehberin yok hükmünde olduğunu ortaya koymaktadır. ABD'de  artık her yıl yeni teşhis edilen 750.000 lyme vakası olarak ortaya çıkan ve giderek büyüyen lyme topluluğu, Lyme dernekleri  ve Lyme doktorları iDSA nın Lyme rehberine itiraz etmektedirler.

İDSA Lyme rehberinin Dünyadaki etkisi önemli olmakla birlikte birçok yanlışı da içermektedir ve şu anda tartışılmaya açılmış ve hatta mahkemelik olmuş bir rehber durumundadır. Amerikan Connecticut Eyalet savcısı Richard Blumenthal Lyme derneklerinden ve bilirkişilerden de almış olduğu bilgiler ve veriler doğrultusunda İDSA derneğinin Lyme rehberi penelistlerine yönelik ciddi eleştiriler yöneltmiş ve bu husus mahkeme kayıtlarına geçmiştir. 

Ayrıca toplam 11 ülkedeki (ABD, Kanada, Avusturya, Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, Belçika, Letonya, İspanya ve son olarak da Polonya) toplam 87 (seksen yedi) civarındaki Lyme Derneği bir araya gelerek Amerikan Enfeksiyon Hastalıkları Cemiyeti (IDSA)’nın mevcut hatalı Lyme rehberini ciddi bir şekilde protesto eden bir manifesto yayınlamışlardır. İDSA Lyme rehberinin tanı ve tedavide istenmeyen pek çok soruna yol açtığını ve vakaların lyme tanısı yerine pek çok nörolojik, romotolojik ve nöro-psikiyatrik yanlış hastalık tanılarıyla başbaşa kaldıkları ifade edilmektedir;

“Lyme Poland joins international coalition rejecting IDSA guidelines (lymedisease.org)”.

Bu manifestoda mevcut İDSA- Lyme rehberinin hatalarla dolu olduğunu ve bu rehbere göre teşhis ve tedavi işlemlerinin yürütülmesi halinde yalancı negatiflik oranı %90 gibi çok yüksek olan ELİZA ve Western Blottt testleriyle gerçekte lyme olan pek çok vakaya tanı konulamayacağını, vakaların kronikleşme oranının yüksek olacağını ve hastaların da tedavi edilmesinin giderek imkansız hale geleceğini belirtmişlerdir.

Ayrıca Almanya gibi lyme vakalarının çok görüldüğü bir ülkede 102 hekimin imzası ile güncel ve gerçek bilgilere dayalı bir teşhis ve tedavi rehberi yayınlanmıştır: "Diagnosis and Treatment of Lyme borreliosis (Lyme disease)" Guidelines of the German Borreliosis Society Revised 2nd edition: December 2010 ".

IDSA-Lyme rehberine karşı yapılan eleştirilerin en önemlilerinden biri Dr Steven Philips tarafından 2009 yılında  yazılan ve 226 kaynaktan beslenen muhteşem bir reddiyedir;

“Active Infection: Clinical Definitions and Evidence of Persistence in Lyme Disease—Contesting the Underlying Basis for Treatment Limitations for Early and Late Lyme Disease, and Post-Lyme Syndrome”.

İDSA Lyme rehberi ile ilgili diğer bir yanlış husus Lyme Hastalığında % 80 oranında Cilt Lezyonu Görülmektedir iddiasıdır; Lyme Hastalığının akut döneminde boğa gözü belirtisi adı da verilen kenenin tutunduğu cilt alanında bir kırmızı merkezi yuvarlak daire ve onun da etrafında yaklaşık 5 cm ² çapında ya da daha büyük bir başka kırmızı büyük halkadan oluşan lezyon vardır. Bu hedef tahtası görünümüne de benzetilen cilt lezyonuna "Eritema kronikum migrans" adı verilmektedir.  Doğrusu bu boğa ya da öküz gözü belirtisi olarak da anılan cilt lezyonunun çok önemli bir belirti olmakla birlikte vakaların sadece %18-30'unda oluştuğu şeklindedir. Dolayısıyla pek çok akut lyme vakası daha başlangıçta teşhis edilemeden kronikleşebilmektedir.

Önceleri halen hakim olan yanlış bilgiler doğrultusunda Borrelia burgdorferi bakterilerinin sadece keneler tarafından insanlara bulaştırıldığı düşünülmekle birlikte pek çok haşere ve sivrisinek türü tarafından da bu bakterinin bulaştırılabildiği günümüzde anlaşılmıştır.  Ayrıca bu bakterinin plasenta (göbek kordonu) ile anneden çocuğa geçmesi mümkündür. Eşler ya da partnerler arasında cinsel yolla da geçebilmektedir. Yine son yıllarda kan nakilleri aracılığıyla da geçebildiği anlaşılmış durumdadır.

Lyme Hastalığı hakkındaki tüm bu hususların daha iyi anlaşılmaya başlamasıyla birlikte son yıllarda uluslarası hastalık kodları (ICD) da yavaş yavaş değişmeye başlamıştır;

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Lyme hastalığı için dört eski kodun yerini alan 15 yeni tıbbi tanı kodu ekledi ve bu kodlar 1 Ocak 2022'de resmen yürürlüğe girdi. Zamanla bu kodlar hastalara tıbbi sigorta geri ödemeleri için daha fazla yol sağlayacak ve araştırmacıların Lyme hastalığının komplikasyonlarını, tedavilerini ve sonuçlarını daha iyi takip etmelerini ve analiz etmelerini sağlayacaktır.

Uluslararası Hastalık Sınıflandırması, 11. Baskı (ICD-11), dünya çapında sağlık eğilimlerini ve istatistiklerini belirlemenin temeli olarak ICD-10'un yerini alır. Ayrıca, ölüm oranı, morbidite ve sağlığı etkileyen diğer durumları raporlamak için uluslararası standarttır. Dünya Sağlık Örgütü, 1990'lı yıllarda Lyme borreliosis'ini "önemli bir hastalık" olarak kabul etmiş olsa da, şu ana kadar sadece dört Lyme ICD kodu vardı (akut Lyme ve Lyme artriti, menenjit ve polinöropati).

Bu kodlar kronik Lyme'ı veya son otuz yılda gün yüzüne çıkan hastalığın ciddi, potansiyel olarak ölümcül komplikasyonlarının çoğunu tanımıyordu. Bu, ciddi şekilde hasta Lyme hastalarının tıbbi sigortalarının reddedilmesine ve teşhis ve tedavilerin değerlendirilmesinde kullanılabilecek sağlık verilerinin kaybına yol açtı. Bu, bugün Lyme hastalığı hastaları için ne anlama geliyor? Yeni kodların tıbbi sigortacılar tarafından benimsenmesi biraz zaman alabilir, ancak bunların elektronik sağlık kayıt sistemlerine dahil edilmesi araştırmacıların Lyme hastası semptomlarını, tedavilerini ve sonuçlarını daha iyi analiz etmelerini sağlayacaktır.

Yeni ICD-11 Lyme Kodları

Lyme Borreliosis (1C1G)

• Erken kutanöz Lyme borreliosis, Evre 1 Lyme hastalığı (1C1G.0)

• Yaygın Lyme borreliosis (1C1G.1)

• Lyme nöroborreliosis, Lyme hastalığıyla ilişkili miyelit (1C1G.10)

• Lyme karditisi (1C1G.11)

• Oftalmik Lyme borreliosis (1C1G.12)

• Lyme artriti (1C1G.13)

• Geç dönem kutanöz Lyme borreliosis (1C1G.14)

• Diğer belirtilen yaygın Lyme borreliosis (1C1G.1Y)

• Yaygın Lyme borreliosis, Evre 2 (1C1G.1Z)

• Başka yerde sınıflandırılmış diğer belirtilen hastalıklara bağlı demans: Lyme Hastalığına Bağlı Demans (6D85.Y)

• Enfeksiyöz panüveit: Lyme hastalığında enfeksiyöz panüveit (9C20.1)

• Enfeksiyöz ara koriyodit: Lyme hastalığında enfeksiyöz ara üveit (9B66.1)

• Enfeksiyonlara bağlı diğer belirtilen beyaz cevher bozuklukları: Lyme borreliosisine bağlı Merkezi Sinir Sistemi demiyelinizasyonu (8A45.0Y)

• Ayrıca konjenital Lyme hastalığı “KA6Y Fetüsün veya yenidoğanın diğer belirtilen enfeksiyonları” ve “XN13C Borrelia Burgdorferi” ile kodlanabilir.

Yanlış bilinen hususlardan birisi de "Lyme Hastalığı ya da Borrelia enfeksiyonu izole bir hastalıktır. Başka kondisyonlarla ilişkisi yoktur" şeklindeki yanlış bilgi ve algılardır. Doğrusu özellikle kronik lyme enfeksiyonu vücutta inflamatuvar ve / veya otoimmün hastalıklara da sebep olabilmektedir. Bu tablolar ise romatoid artrite benzer tablolardan multiple skleroz benzeri tablolara ve üveitlere kadar birçok tablo ile karıştırılmalarına neden olabilmektedir. Bu sebeple otoimmün hastalık teşhisi konulurken lyme hastalığının çok iyi evalüe edilmesi ve ekarte edilmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilecek husus ise yukarıda bahsettiğimiz yalancı negatifliklerden dolayı sadece eliza ya da western blott bazlı Borrelia antikor testleri değil "karanlık saha mikroskopisi", Borrelia-ELISPOT ya da LTT_Borrelia gibi testler de kullanılmak suretiyle bu taklitçi hastalık varsa teşhisi ile tedavisi için uğraşılmalıdır.

Polikliniğimize müracaat eden her hasta ile yaklaşık 45-60 dakika ilgilendiğim için hastaların son 10 yıldır var olan tüm tibbi   şikayetlerini dinlemekteyim ve muayenesini eksiksiz olarak yapmaya çalışmaktayım. Bunu nasıl mesaiye sığdırdığımı merak edenler için hemen söyleyeyim benim mesaim özel hastanede çalışmama rağmen 4 saat değil 12 saattir. Evime ancak gece geç saatlerde dönebilmekteyim.

Hastalarımızda akut ya da kronik lyme dan şüphelendiğimde Western Blott-Borrelia IgM ve IgG antikor testlerinin haricinde ek olarak karanlık saha mikroksopisi, CD57, Borrelia ELISPOT / LTT- Borrelia vb testlerini de istemekteyim.

 “Karanlık Saha Mikroskopisi 130 yıllık kadim bir test olup hem spiroketal hem de  kistik natürdeki Borrelia bakterilerinin görülme imkanını sağlamaktadır. Hatırlanacağı üzere Lyme hastalığı tanısında bu yöntem ilk defa Lyme hastalığı etkeni olan bakteriye kendi ismi de sonradan verilmiş olan Bakteriyoloğ Dr. William Burgdorfer tarafından kullanılmıştır. Dr Burgdorferi bu yöntemi yaklaşık 40 yıl boyunca kullanmış ve 2014 yılında 89 yaşındaki vefatından kısa süre önce verdiği bir söyleşide bile karanlık saha mikroksopisinin önemine ve vazgeçilmezliğine işaret etmiştir. Dr Burdorfer Borrelia antikor testlerinin yanıltıcılığına da atıfta bulunmuştur.

 “CD57” Bağışıklık sistemin göstergelerinden biri_Kronik Lyme vakalarının  çoğunda düşük değerlerde çıkmakta ve son yıllarda önemli bir tanısal parametre olmuştur.

Kronik Lyme enfeksiyonunun son yıllarda bir multisistemik enfeksiyon hastalığı tablosuna (MSID) ve otoimmün ve inflamatuvar pek çok semptomlara da yol açabildiği için yüzlerce hastalığı taklit edebildiği anlaşılmış durumdadır. Bu sebeple  ABD’de çok sayıda Lyme Doktorunun bir araya gelerek başta tüm hekimlere, biyologlara ve sağlık personeli olmak üzere herkese açık uluslararası bir tıbbi dernek (İLADS-Uluslararası Lyme ve ilişkili Enfeksiyon Hastalıkları Cemiyetini) kurmuşlardır. İLADS bu sene 25 kuruluş yıl dönümünü kutlamıştır. Ben de bu dernek ve üyeleri ile temas halinde  olan çok az sayıdaki Türk hekimlerinden birisiyim. 

ILADS 'in  lyme hastalığına yönelik modern teşhis ve tedvi algortmalarını da yakından takip etmekteyim.

Türkiyede ilk Lyme hastalığı teşhisi Marmara bölgesinde olmak üzere  1990’ lı yıllarda gerçekleşmiştir. 2010 yılında yayınlamış olduğumuz ve primer yazarlarından birisi  olduğum bir bilimsel çalışmada özel BSK besiyerinde Lyme hastalığı etkeni olan Borrelia burgdorferi  üretilerek doğrulanmış 3 Lyme vakası SCI indeksine giren ulusal bir tıbbi dergimizde paylaşılmıştır. Söz konusu vakalar ülkemizdeki kültürde üretilmiş dolayısıyla doğrulanmış ilk

Lyme vakalarıdır.  Son 4-5 yıl içerisinde ise Türkiyede tek başına en fazla Lyme vakasının (>5000 vaka)  varlığını ortaya koyan ve Sağlık Bakanlığına bildirimini yapan hekimlerden biriyim. 

 Bununla birlikte .... derneğinin şikayetine konu ettiği hasta olan .... kendisine 2016 yılında MS tanısı konulduğunu ve MS tedavisine 7 yıldır devam etmekte olduğunu buna karşılık MS tedaviisnden hiç fayda görmediğini, halsizlik, eklem ve kas ağrıları ile yürüme güçlüğü gibi şikayetlerin giderek arttığını ifade ederek LYME vb hastalıklar açısından araştırılmak üzere refakatçi eşiyle birlikte 26 Mart 2022 tarihinde hastanemize başvurmuştur. Bahsi geçen hastamızda Karanlık saha mikroskopisinde Lyme hastalığına yol açabilen Borrelia bakterileri ile uyumlu spiroketal ve kistik yapılar bizzat görülmüş ve video ile kayıt altına alınarak bir örneği de hastaya ulaştırılmıştır. Hastada sifiliz, leptospiroz  ve tekrarlayan ateş kliniği olmadığı için görülen spiroketal ve kistik yapıların Lyme hastalığı etkeni olan Borrelia türleri ile ilişkili olduğu değerlendirilmiştir.

Ayrıca hastamızda Lyme hastalığına en çok eşlik eden koenfeksiyonlardan birisi olarak Bartonelloza yönelik yapılan Bartonella  henselae IgM testi de oldukça yüksek titrede pozitif olarak saptanmıştır. ..... derneğinin gündemine bu vakayı ısrarla alan meslektaşımız her kim ise  bu test sonucundan bahsetmemesi ve şikayet dilekçesinde belirtmemesi anlaşılabilir bir husus değildir ve hem kıymetli etik kurul üyelerinin hem şahsımın   gereksiz olarak  zamanının  çalınmasına neden olmuştur. 

Hastada Kronik LYME Enfeksiyonu ve Bartonelloz ko-enfeksiyonu tanısı konulmuş olmakla birlikte hastamızın tekrar başvurusunun olmaması ve sanırım araştırmalarına devam etmek istemesi nedeniyle antimikrobiyal tedaviye henüz başlanılamamıştır. Hastanın mevcut MS tanısına ve tedavisine müdahale edilmemiştir. Bununla birlikte Lyme-Borreliyoz enfeksiyonunun bir çok vakada (en az %15 vakada) nörolojik tutulumlar yaptığı bilinmektedir ve nöroborrelyoz olarak adlandırılmaktadır. Lyme hastalığı başladıktan yıllar sonra bile (KRONİK LYME) ciddi nörolojik tabloların ortaya çıkabildiği, merkezi sinir sisteminde plak teşekküllerine dahi yol açabildiği çok sayıda olgu sunumları ve farklı bilimsel makalelerde ifade edilmiştir;

• Broderick JP, Sandok BA, Mertz LE (1987) Focal encephalitis in a young woman 6 years after the onset of Lyme disease. Mayo Clin Proc 62:313–316

 

• Halperin JJ, Luft BJ, Anand AK et al (1989) Lyme neuroborreliosis: central nervous system manifestations. Neurology 39(6):753–759

• Halperin JJ, Volkman DH, Wu P (1991) Central nervous system abnormalities in Lyme neuroborreliosis. Neurology 41:1571–1582

• Attar Ayhan, Eroğlu Gamze, Doğan Öğe (1992) . Kronik Nörolojik Hastalık Belirtileri Gösteren bir Lyme Hastalığı: Olgu Sunumu. Ankara Tıp Mecmuası (The Journal of the Faculty Of Medicine) 45: 785-790.

• Halperin J, Lorgigian E, Finkel M, Pearl R (1996) Practice parameters for the diagnosis of patients with nervous sytem Lyme borreliosis (Lyme disease). Neurology 46:619–627...

CİMER merkezinden gelen bazı hastalara ait metinler ile birlikte hastamızın benden önce bir takım doktorlar ile görüştüğü ancak bir çok branş doktorunun halen Lyme hastalığını Amerika kıtasının bir hastalığı olarak zannetmesi ve LYME’ın ülkemizde ya hiç görülmediği ya da çok nadir görüldüğü şeklindeki algısı nedeniyle LYME teşhisinin bize gelene kadar konulamadığı anlaşılmaktadır. Bu bilgi eksikliğine enfeksiyon hastalıkları uzmanları ve akademisyenler içinde bile rastlanılıyor olması ise çok üzücü ve günümüzde asla kabul edilebilir bir husus değildir.

Söz konusu problemlerin kök nedeni araştırıldığında ise  ise sadece akut lyme teşhis kriteri olan ve yeni başlayan Lyme vakalarının teşhisinde nisbeten işe yarayan ancak uzamış ya da KRONİK LYME vakalarında %90 oranında YANLIŞ NEGATİF sonuçlar verebilen ELİZA bazlı Antikor testini istedikleri ve nitekim NEGATİF olarak sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Bu ise doğru teşhis olmayıp bahsi geçen doktorların Tıp fakültesinden itibaren sadece akut Lyme hastalığının öğretilmesi nedeniyle ve kendilerinin son yıllarda giderek daha fazla yapılan kronik lyme ile ilgili çalışmaları ve gelişmeleri takip etmemelerinden kaynaklı olabilecek hususlardır. Bahsi geçen hatalı teşhis ve yaklaşımların söz konusu hekimlerin Kronik Lyme hastalığına ait hususiyetleri bilmediklerinden kaynaklandığı değerlendirilmektedir. 

Tüm bu sebeplerle ülkemizde hem hastaların yıllarca süren mağduriyetlerinin önlenmesi ve hekimlerin doğru teşhis ve tedavi imkanlarının geliştirilebilmesi için KRONİK ya da UZAMIŞ BORRELİYOZ/ KRONİK LYME hastalığı ile ilgili tıp eğitim müfredatına gerekli katkı ve düzenlemelerin yapılması zorunludur.  Halihazırda mezun durumundaki hekimlerin de söz konusu hastalığın teşhis, tedavi, takip yöntemleri hakkında STE ve mezuniyet sonrası eğitim etkinlikleri kapsamında  bilgilendirilmesine ihtiyaç vardır.  Bu ihtiyacı sağlık okur yazarlığı olan hastalarımız bile artık öngörebilmektedirler.

Söz konusu hastalık (Kronik Lyme) ile bilgi ve farkındalık yoksunluğu sadece ülkemiz için değil tüm çevre coğrafyamız için de geçerlidir. KRONİK LYME/BORRELİYOZ konusunda Sağlık Bakanlığımız ile işbirliği içerisinde yapılacak düzenleme ve yapılanmalar ülkemizin sağlık sektöründeki lider konumunu da güçlendirecektir. 

Karanlık saha Mikroskopik İncelemesini yaklaşık son 5 yıldır çalıştığım kurumlarda bizzat kendim yapmakta ve incelemeye ait teknik görüntüleri tüm dünya ile şeffaf bir şekilde eğitim amaçlı  paylaşmaktayım.

 

Lyme teşhisi konulan ve başvuruları esnasında kalıcı sekel gelişmemiş vakalarımızın çoğunluğu  bu teşhisi yerli ve yabancı pek çok kaynakta inceleyip araştırarak ikna olmakta, tedavilerine devam etmekte ve neticede eski günlük faaliyetlerine ve/veya sportif faaliyetlerine başlamış eski sağlıklarına kavuşmuş durumdadırlar.

Ben 32 yıllık bir tıp hekimi ve 28 yıldır enfeksiyon hastalıkları ile ugraşan bir uzman olarak etik ve bilimsel kriterlere dayalı davranışlardan asla sapmadım. Kapımdan içeri giren tüm hastaları ailemin bir bireyi gibi gördüğüm için de  iddia edildiği üzere hastalara karşı herhangi bir suistimalimin olması mümkün değildir. Meslek hayatım boyunca hemen tüm hastalarımın teşekkürleri ve şükranları tarafıma direkt olarak veya yazılı olarak iletilmiştir.

Bunun yanında ülkemizde özellikle salgın boyutundaki bazı zoonotik hastalıkları da ilk defa veya geniş ölçüde teşhis etmek suretiyle ülkemizde halk sağlığına katkıda bulunmaya çalıştım. Son olarak istanbul Avcılar-Esenyurt bölgesinde kendini gösteren 2019 Batı Nil Virus (WNV) Ateşi Salgınını ilk defa ben ve arkadaşlarım teşhis ederek Sağlık Bakanlığı ve lokal belediye insan ve çevre sağlığı birimlerine haber vermek suretiyle salgının çok fazla büyümeden kontrol altına alınmasını sağladık. Yüzlerce vakanın zamanında teşhis edilmesini ve tedavi olmasını sağladık.

https://www.haberturk.com/video/haber/izle/bati-nil-atesli-virusu-tehlikesi/649947

https://www.milliyet.com.tr/gundem/istanbulda-bati-nil-atesli-virusu-tehlikesi-6002513

Yine son 3 yıldır da geçmişte sifiliz için atfedilen büyük taklitçi ünvanını günümüzde fazlasıyla hak eden Lyme ve kronik lyme enfeksiyonlarının erkenden tanınması, farkındalığın artması ve etkin bir şekilde tedavisi için çaba sarfetmekteyim. Sosyal medya ve twitter gibi mecralardaki uluslararası Lyme dernekleri ve organizasyonları ile uyumlu Türkçe ve İngilizce olarak yaptığım son derece şeffaf paylaşımlar da sadece bu amaçlarla yapılmaktadır.

Değerli ......Derneği Etik Kurul Üyeleri, yoğun bir hastanede görevli tek Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanıyım. Malesef hastanede geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalıyorum.  Bu sebeple  dernek merkezinde planlanan saatte olamayacağım. Mücbir sebeplerle  tarafıma yöneltilen sorularınıza yazılı olarak cevap vermek zorunda kaldım. Heyetinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Kronik lyme ile ilgili tartışılan hususların tüm kuzey yarı kürede olduğu gibi ülkemizde de sessiz bir pandemi potansiyeline sahip bu hastalığın hızlı ve etkin bir şekilde teşhisi ve tedavisine vesile olmasını diliyorum.

Saygılarımla.

Prof.Dr. Vedat Turhan.......''

Evet yukarıdaki kronik lyme konusunda adeta bilimsel bir manifesto sayılabilecek açıklamayı ilk başta açıkladığım gibi tarafıma yöneltilen iddialar üzerine  mesleki derneklerimizden birisinin etik kuruluna gönderdim. Eğer gerçekten doğrular  ortaya çıksın ve ona göre hareket edilsin  şeklinde düşüncesi olan birileri varsa bu açıklamalarımız karşısında belki biraz düşünür ve kronik lyme hastalığının öncelikle enfeksiyon hastalıkları ve daha sonra da romatoloji, nöroloji ve ilgili diğer branş hekimleri açısından daha iyi anlaşılması adına adımlar atarlar diye ummak istedim. Ancak nafile...Körler ve sağırlar birbirini ağırlamış olmalı ki yaptıkları şey Türkiye'de ve çevre ülkelerde en çok lyme hastası teşhis ve tedavisi ile uğraşan hekimlerden biri olan şahsımı kendilerinin öz malı zannettikleri dernekten ihraç etmişler.  Tam şark usülü çözüm, değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları