Cemil Turgut

AKADEMİK LİYAKAT

Cemil Turgut

Bilindiği gibi üniversiteler bilim, teknoloji ve birçok diğer alanda gelişmişliğin öncü kuvvetleridir. Dünyaya hükmeden ülkelerde üniversiteler en önemli kurumlardır. Özellikle teknolojik üstünlük kurmak için üniversitelere çok ciddi ekonomik destek sağlarlar. Bizim ülkemizde de, Cumhuriyet’ten sonra kurulan ilk üniversite birimi, 1925 yılında kurulan hukuk fakültesidir. Daha sonra, İÜ, İTÜ,OTDÜ, KTÜ, Atatürk Üniversitesi gibi birçok köklü üniversite kuruldu.Yani ülkemizde yaklaşık yüz yıldır üniversite ve akademik hayat var. Yeni kurulan üniversiteler de dahil tüm şehirlerimizde üniversite var. Yani ülkemiz de gelişmişliği yakalamak için üniversitelere gereken önemi verme noktasına geldi. Gelmesine geldi de peki akademik liyakat, bilimsel ve teknolojik gelişmişlik ne alemde? İşte bu konuda ne yazık ki iyi şeyler söylemek mümkün değil. Üniversitelerimizin genelinde problem ve sıkıntılar var. Ancak özellikle taşta üniversitelerinin hele de yeni kurulan üniversitelerin hali harap. Anadolu’da yeni üniversiteler kurulması kanaatimizce doğruydu. Zira bu şehirlerin ekonomilerini sirküle edecek olması, o şehirlerde yaşayan insanların evlerine ekmek götürecek bir imkan sağlaması bakımından üniversitelerin kurulması yerinde bir karardı. Hatta ülkesine, milletine ve devletine garez besleyenlerin eğitilmesi bağlamında da doğru bir karardı. Buralarda verilecek, konferanslar, düzenlenecek sempozyumlar kör anlayışları da törpüleyecektir. Bu açılardan faydası çok olacak elbette üniversitelerin. Ancak üniversitelerin kuruluş amaçları da göz ardı edilmemelidir. Fakülte binaları ve kampuslar gayet güzel, düzenli ve planlı. “Peki içindeki eğitimin kalitesi, akademisyenlerin liyakati ya da kapasitesi nasıldır diye sorarsanız” size vereceğim cevap halinin içler acısı olduğu yönünde olacaktır. Akademik liyakatin, bilimselliğin bu kadar  ayağa düştüğü bir dönem olmamıştı. Ya  akraba ya ideoloji ya cemaat ilişkileriyle akademik unvan almak artık çok sıradan bir şey oldu. Gayretiyle, çalışkanlığıyla, kendi birikimi ve çabasıyla akademik titr alanların karşısında saygıyla eğiliriz. Ancak ahbap çavuş ilişkileriyle hak etmediği yerlere hele de akademik makamlara gelenler hem bilimsel gelişmelere hem de akademik liyakate sekte vurmaktadırlar. Öyle ki üniversiteler artık doçent, profesör kaynıyor. Eskiden on beş yirmi yılda zorla profesör, on on beş yılda da doçent olunurken şimdilerde dört beş yıl içinde doçent, yedi sekiz yıl içinde profesör olunuyor. Bakıyorsunuz üniversite 2008’ de kurulmuş, 2015, 2016 yılında adam doçent hatta profesör olmuş. Tekrar ifade edelim, çalışarak, başarılı olmuş akademik unvan almış kişilerin karşısında şapka çıkarırız. Ancak yukarıda bahsettiğimiz saiklarla kısa sürede akademik unvan alanlar mutlaka çıkar ilişkileriyle bu ünvanları almışlardır. Sözün kısası üniversitelerimiz çoğaldı ama akademik liyakat, bilimsel gelişmişlik hak getire. Hayvancılığımız, tarımımız, teknolojimiz, kısaca ülkemizin gelişmişliği ortada. Demek ki alınan akademik unvanların çoğu hak edilmeden alınmış vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları