Cemil Turgut

NEDEN DEĞERLERİMİZDEN UZAKLAŞTIK

Cemil Turgut

Millet olarak hem inancımızın hem kültürümüzün hem de insanlığın temel değerleri olan; doğruluk, dürüstlük, hakkı hukuku tutma,yardımseverlik, alçakgönüllülük, saygı ve sevgi gibi birçok değerimizden uzaklaştığımızı acı da olsa müşahede ediyoruz. Yukarıda zikrettiğimiz değerlerin ne kadar kıymetli olduğunu bazı Batılı gezginlerin anılarında görmek mümkündür. Mesela esnafın camiye giderken dükkânlarının kapısını açık bıraktıklarını çünkü kimsenin dükkânlardan bir şey almaya tevessül etmediklerini gördüklerini yazıyorlar. Bir gezginden başka misal verelim: Yabancı bir kumaş taciri Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip hepsini almak istedikten sonra, mal sahibi kumaş toplarını denkleştirirken bir top kumaşı ayırır. Bunu gören tacirin, esnafa sebebini sorması üzerine, Osmanlı esnafı " Onu sana veremem, kusurludur" cevabını verir. Yabancı tacirin "ziyanı yok, sen yine de ver" demesine rağmen Osmanlı esnafı o kumaş topunu vermemekte direterek: " Ben malımın kusurlu olduğunu söyledim, siz biliyorsunuz. Fakat siz onu kendi memleketinizde satarken, alıcılarınız orada benim bu durumu size söylemiş olduğumu bilmeyeceklerdir. Böylece de müşterilerinize kusurlu mal satmış olacağım. Neticede Osmanlı'nın gururu şeref ve haysiyeti rencide olacak, bizi de hilekâr sanacaklardır. Onun için bu arızalı kumaş topunu asla size veremem” diyerek doğruluğa ve dürüstlüğe ne kadar önem verdiklerini anlatır. XVIII. asrın sonlarında Türkler arasında çeyrek asır yaşayan d.'Ohsson, şöyle der: "Türkler, Kur'ân 'da ifade edilen doğruluk,ahlâk ve namus prensiplerine çok bağlıdırlar. Aralarındaki bütün sosyal münasebet ve düzen, iyi niyet ve şefkate dayanır. Başka ülkelerde olduğu gibi, aralarında yazılı anlaşma yapmaya lüzum görmezler. İyi niyet ve söz, her şeyi halleder. Türkler, verdikleri sözün esiridirler. Bu tutumları, yalnız dindaşlarına karşı değildir.Hangi dinden olursa olsun, yabancılara karşı da böyle hareket ederler.Sözlerini tutma hususunda, onlara göre müslim ve gayri müslim olmanın hiç bir farkı yoktur Bir başka misal, Hollanda Ticaret Odası'nda bir karar alınırken oyların eşit çıkması halinde, oda reisinin : "İçinizde Türklerle alışveriş eden var mı?" diye sorduğunu ve birinden "evet" cevabını alınca da onun oyunu, imtiyazlı olarak iki oy olarak kabul edip karara verdiği anlatılır. Çünkü dürüst oldukları için Türklerle alışverişte bulunan kişiye bu alış veriş Avrupa'da ayrı bir itibar ve güven kazandırmaktadır. Yine Osmanlı döneminde sadaka ya da zekat taşı denilen küçük taş kutulara para bırakılır, sadece ihtiyacı olan o da ihtiyacı kadar olanı alırdı. Bugün bu mümkün mü? Sadece insanlar için değil, hayvanlar için de (leylekler vakfı gibi) birçok koruyucu tedbir alınmıştır. Komşu komşuya güvenir emanet edeceği ne varsa gönül rahatlığıyla komşusuna emanet edebilirdi. Kimse kimsenin penceresinden içeriye bakmaz, ihtiyacı olan komşuya da hemen yardıma gidilirdi. Denebilir ki 1950’lili 60’lı yıllara kadar bunlar gibi birçok hasletimiz devam etti. Ve fakat sonraki yıllarda önce gıdalarda daha sonraları da neredeyse hayatın her alanında hile ve sahtekârlık aldı yürüdü. Bu günlerde özellikle gıda sektöründe; tereyağı, bal, peynir, zeytinyağı, süt, baharat gibi ürünlerde sahtekârlık diz boyu. Giyim sektöründe de durum hemen hemen aynı. Dolandırıcılık, hırsızlık, gasp gibi birçok alanda insanları emeği üzerinden sömürenler gün geçtikçe artıyor. Ürünler maliyetin çok üzerinde neredeyse fahiş fiyatlarla satılmaya başlandı. Kalitesiz ürünler, kaliteli ürün fiyatına, defolu ürünler sağlam mal fiyatına satılmaya başlandı. Elbette ekonominin kötü olduğu toplumlarda bir takım sıkıntıların yaşanması söz konusu olabilir. Ancak yoksulluk tüm bu kötülükler için mazeret olamaz. Peki toplum neden bu duruma geldi? Kanaatimizce sistemli bir şekilde inanç değerlerimiz dejenere edildi. Kültürümüz ve insanlık değerlerimiz yozlaştırıldı. Körü körüne başkalarını taklit başladı. İnsanları kötü davranışlardan alıkoyacak ahlak, vicdan gibi ölçüler değersizleştirildi. Yani bir başka deyişle tüm bahsi geçen değerlere önem verir,yozlaşmaların ve sapmaların önüne geçersek, sistemli bir şekilde koparıldığımız inanç değerlerimize dönersek sanırım yeniden özlenen toplumu inşa edebiliriz.

Selam ve dua ile.

Yazarın Diğer Yazıları