Akıllı telefonlar çıktığından beri çoğu arkadaş,eş dost ile telefon ile konuşmalar ,yüz yüze görüşmeler kesildi herkes bir sosyal medya aracılığıyla biri birilerinin takibini yapmakta veya yapılmaktadır. Pandemi başlangıcında bayram tebrikleri özel gün ve geceler(Kandil) tebriği bayağı yoğun bir şekilde devam etti. Son zamanlarda Cuma günü tebriği veya Hayırlı cumalar mesajı inanılmaz hızda azaldığını düşünüyorum Bunun sebepleri neler olabilir ? İslam toplumunda Cuma günü tebrik etmenin kimseye zararı olmaz . O zaman Cuma mesajı atan karşılık bulamadı veya istediği manevi ve maddi desteği göremediği için mi vaz geçti. Yada Cuma gününün önemini bilen de bilmeyen de Cuma günü mesajları atmaya başlayınca ve yaygınlaşınca veya Cuma mesajlarında yaşanan enflasyon sonucu azalmaya mı ! başladı. Yada bana mesaj atanlar azaldı. Çok merak ediyorum Bu Cuma günü bizim toplumumuz için ne ifade ediyor.
Kuran ı Kerimde CUMA süresi var. Demek ki Müslümanlar için kıymetli bir gün . “Cuma günü Müminlerin bayramıdır. “ Hadisi var.
Cuma süresi 9-10 ayetlerde “Ey iman edenler Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman derhal Allah ‘ın zikrine gidin. Alışverişi bırakın .Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. O namaz kılınca da yeryüzüne dağılın ve Allah ın lütfundan (nasibinizi ) arayın. Allah ı çok zikrediniz ki umduğunuza kavuşasınız (Kurtuluşa Eresiniz). Ayetini irdelediğimizde sadece mesaj ile olmayacağını görüyoruz.
Bu günü üstün kılan sebeplerden biriside Müslümanların toplanma günü olmasıdır. Müslümanlar bir araya gelerek kardeşlik duygularını kuvvetlendirirler sıkıntısı olan derdi olanın sorunları çözülür vb.
Gerçekten böyle midir.
Yeryüzüne dağılın ve nasibinizi arayın emrine Müslümanlar uyuyorlar mı? Yaklaşık 500 yıldır İslam dünyası çalışmadan veya diğer ülkelerin çalıştığından daha az çalışarak geri kalmışlığın etkisiyle teknolojiden bilimden geri kaldı .. Üniversiteler siyasi arenaya dönüştü. Bilim üretmek yerine dedikodu adam kayırma ile günler geldi geçti, geç kaldık . Liyakattan uzak yaşadık. Hak kavramından uzaklaştık. Sonuç ta bir baltaya sap olamadığımız için birilerinin emrinde olduk kazmaya sap. Üniversiteler de bilim üretmek için her şey var. Proje üretebilecek ilim üretebilecek yerler olmalı üniversiteler, Sanayi alanları ARGE merkezleri olmalı..
Avrupa birliğinin,Bazı bakanlıkların,TÜBİTAK ın vb desteklediği krediler var . Proje yapıp ülkenin özelde de ilimizin kalkınmasına gelişmesine katkıda bulunabilirler. Geleceği şekillendirmek için bu günden kolları sıvamak gerek.
“Nature dergisinde yayımlanan bir makaleye göre, Swinburne Teknoloji Üniversitesi, Sidney Üniversitesi ve Avusturya Ulusal Üniversitesi’nden bilim insanlarının ortaklaşa geliştirdiği grafen tabanlı bir film, güneş ışığında 30°C’den 150°C derece sıcaklığa 30 saniyede ulaşabiliyor. Güneş ışığından daha fazla faydalanma potansiyeli sunan bu materyal, 90 nanometre kalınlığında ve üzerine düşen güneş enerjisini %85 oranında soğurma kapasitesine sahip. İnce yapısı sayesinde diğer materyallerle kolayca ısı alışverişinde bulunabiliyor. Araştırmacılar prototip olarak 2,5cm x 5 cm boyutlarında, çalışan bir film üretmeyi başardı. Düşük maliyetli ve toplu üretime uygun yapıda olan materyalin tuzlu su arıtımından, renkli ekranlara kadar birçok kullanım alanı mevcut. Materyalin endüstriyel üretimi yakında raflarda yerini alacak” adamlar çalışıyor..
Enerjinin ,toprağın ,madenlerin ,suyun kıymeti gün geçtikçe artmakta ihtiyaçlar artmaktadır. Hiçbirşey araştırma yapmadan ,deneyler yapmadan ortaya çıkmadığı bilinen bir gerçektir. Liyakatli beyinler çalışmadığı müddetçe biz çok gerilerden takip etmek durumunda kalırız. Ürettiğimiz yarımamül ürünleri teknolojik ürünlere dönüştüremediğimiz sürece üçüncü dünya ülkeleri sıralamalarından da geriye düşmek durumunda kalırız. Eldekiler ile yetinmek durumundan kurtulmanın yolu bir yerden başlamaktır. ARGE yatırımlarına özellikle insana dair yatırımları artırmamız özellikle çok çalışmak durumundayız. Günü değil geleceği kurtarmanın yollarını yöntemlerini araştırmalıyız. Siyasilere yakın olup da birkaç kişinin iyi işlere yerleştirmenin peşini bırakmalıyız. Ben den çıkıp BİZ ,İLİMİZ,ÜLKEMİZ diye hedeflerimizi önceliklerimizi güncellemeliyiz. At sahibine göre kişner deyimi atasözünü bir kenara bırakıp sistemleri kurmak var olanları geliştirmek ideallerimiz olmalıdır…
Kalın Sağlıcakla