Deprem kelimesi çoğumuzun hafızasın da yıkıcı olan ,eski düzeni değiştiren ,var olan ile ayırt edilen gibi sözcükler hepimizin hafızasında 2020 den beri yer aldı. Deprem kelimesi aynı zamanda mecaz olarak hayatımızda çokça kullanılmaktadır. Beklenmeyen bir etki gösterildiğinde deprem etkisi yaptı gibi yakıştırmalar ile durumu çok daha etkili anlatmış oluruz.
Deprem bilimsel olarak ;
Yeryüzündeki fay hattı olarak adlandırılan kırıklar üzerinde biriken biçim değiştirme enerjisinin aniden boşalması sonucunda meydana gelen yer değiştirme hareketi ve neden olduğu karmaşık elastik doğal dalga hareketleridir.
Depremi afet yapan, bu doğal olayın negatif etkilerinin çok olması binaları, işyerlerini okulları ,yolları günlük hayatımızda kullandığımız ama hiç de dikkat etmediğimiz ve yeterince kıymetini bilmediğimiz durumlar,mekanlar ,yollar köprüler, gibi araçlar birden bire elimizden alınması sebebiyle doğal afet olarak adlandırılmaktadır.
İnsanların hazırlıksız olarak yakalanması depremin etkisini artırdığı bir gerçektir.
” Deprem bir doğa olayıdır. Yerkabuğu içindeki herhangi bir kaynaktan ani olarak çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamdan ve yeryüzünü sarsan bir olaydır.
Yer yapısının ani kırılması, kayması, çökmesi halinde ortaya çıkar.
“ Yerkabuğunda neden enerji birikir. Basit olarak buna verilebilecek cevap dünyamızın üzerinde yaşadığımız yeryüzü (Yerkabuğu 40Km) kalınlıkta olan yapının altında manto denilen ve içlerinde sıcaklık binlerce derece olan eriyik halde bulunan magma dediğimiz kısım sürekli olarak değişim için yerkabuğunu zorlamakta bunu bizler zaman zaman yanardağlar şeklinde haberler de vb yerlerde görürüz. Bunun etkisi ve kıtaların biri diğerini itmesi gibi sebeplerden enerji birikimi olmaktadır. Biriken enerji de daha kolay kırılabilen yerlerde ortaya çıkmakta ,enerji dediğimiz şeyin yeryüzüne çıkması ise bazı yerlerin ayrılmasına, çökmesine, itilmesine ve çekilmesine sebebiyet verdiği esnasında oluşan yatay ve dalga hareketleri deprem olarak gerçekleşmektedir. Depremin yıkıcı etkisi ise ne kadar uzun süreli olur ise şiddeti de o oranda artmaktadır.
Ülkemiz ve İlimiz deprem bölgesinde olduğuna göre tedbirli olmak zorundayız.
Buna göre işletmelerde acil durum planları yapılmalı evlerde de deprem çantası hazırlanmalıdır. İşyerlerinde ve büyük binalarda ;
Deprem olduğunda toplanma bölgesi belirlenmeli,Telefonların çalışmadığı durumlar göz önüne alınarak, haberleşme ve iletişimi sağlamak için araçlar belirlenmelidir.
Tüm işletme elemanları deprem anında su, elektrik, gaz veya bunlarla çalışan alet, araç ve cihazları açıp kapama, kontrol altına alma konusunda bilgilendirilmelidir.
Dolaplar ve raflar hem birbirine, hem de duvara emniyetli bir şekilde sabitlenmelidir. Üst raflardaki ağır eşyaları alt raflara indirilmelidir.
Kimyasal maddelerin depolandığı alanlarda düzensiz istifleme yapılmamalı ve ağzı açık kimyasal hiçbir şekilde bırakılmamalıdır.
Yangın söndürme cihazlarının periyodik olarak kontrolleri yapılmalı. Acil kaçış yollarına ve acil çıkış kapılarının bulunduğu yerlerin önlerine malzeme istifi yapılmamalıdır.
Acil çıkış kapısı veya kapılarını gösterir ve acil durum toplanma merkezlerine giden yollara yönlendirme levhaları yerleştirilmelidir. Kapılar dışarıya doğru açılmalıdır.
Çatılarda yangın riskine karşı herhangi bir yanabilir malzeme bırakılmamalıdır.
Sarsıntı Esnasında ;
Dışarıya koşarak kaçmayınız.
Asansörü kullanmayınız.
Sarsıntı esnasında merdivenlerden kaçmaya çalışmayınız.
Kopmuş veya üzerindeki izolasyonu soyulmuş kablolardan uzak durunuz.
Deprem esnasında dışarıda iseniz duvarlardan, elektrik hatlarından, devrilebilecek şeylerden uzak durunuz.
En yakın boş alan veya parklara sığınınız.
Acil durum ekiplerinin seri şekilde hareket edebilmesi için personelin sakin olması ve acil durum ekibin işlerine müdahale etmemesi gerekmektedir.
Ambulans ve sağlık ekibi hem kazazedeler hem de arama–kurtarma ekibi için hazır bulundurulmalıdır.
Sivri yada düşebilecek cisimlerden takım üyeleri birbirini korumalı uyarmalıdır.
Kurtarma işlerinde ;
çöken/yıkılan binalarla ilgili kurtarma operasyonları genellikle uzun süreli ve hassas çalışma gereklidir.
Özellikle geniş çaplı boşluk araştırmalarında, gündüz vakti bile aydınlatma gerekebilir. Alacakaranlıkta ve geceleyin, çalışan personelin güvenliği için ve enkaz altında kalan kazazedelere yardım edilebilmesi için bölgenin tümünü aydınlatılması için jeneratör gereklidir.
Tüm mekânın güvenliğini sürekli denetlemek üzere bir güvenlik görevlisi görevlendirilmelidir. Bir yapının herhangi bir kısmının sabit olmadığına dair en küçük bir şüphe olduğunda yapılacak en güvenli hareket, o kısmı desteklemektir. Yaşadığımız depremde bunu madenciler destek (Tahkimat) ile girerek kazazedeleri kurtardıklarına şahit olduk.
Son 15-20 yıldır bilgilere (Malumat) ulaşmak kolaylaştı. Çoğunluğun cebinde taşıdığı iletişim araçları ile her an Sosyal Medya ile içli dışlı olanlar sayesinde bireyler o konun uzmanı kesildiler. Bilgi paylaşıldıkça güzeldir.Buna itirazımız yok ama İlimiz özelinde etkisi olan depremler sonucunda işin tekniği ilimi nedir ne değildir demeden herkes bir uzman edasıyla insanları etkilediklerinin farkına varmadan çoğu insanımızın psikolojisini bozdular.! Yeterki takipçimiz artsın mantığı ön plana çıktı. Yerbilimciler hiçbir fayın ne zaman hareket edeceğini bilmez bilemez .Çünkü büyük ölçekli işler tahmin edilenler ise ortalama 50- 100 yıllık zaman dilimleri. Birileri evlere girmeyin deprem olacak diyebiliyor Nasıl olsa diln kemiği yok. Tespitin nedir cevap yok dayanağın nedir bir şey yok birilerinin söylediğinin çıkması ise bazı futbol yorumcularının dediği gibi üç ihtimalli maç dedikten sonra şu takım maçı alabilir bakış açısıyla yapılan yorumlardır. Bu işin uzmanı Japonlar bunlar 1-2 dk öncesinde sinyalleri alıyorlar. Bu kadar faylara yakın yerlerde sürekli ölçümler yapan adamlar bilmiyor Bazı kimseler biliyor öyle mi?. Depremin olacağını bilenler neden önceden söylemiyorlar(Söyleyemiyorlar) neden bu kadar can kaybımız oluyor maddi kayıplarımız oluyor . Söylenebilecek olsa ;tedbir alırız riskli binalardan uzaklaşırız binamız yıkılsa bile can kaybı olmaz değil mi?
Bizler yaşadığımız yerlerin sağlam zeminlerde ,binalarımızın depreme dayanıklı olması için betonu ,demiri ,donatısında çalınmamış beton döküldükten sonra çimentonun halk arasında ki tabiriyle yanmaması için yeterince ıslatılmış (Su Verilmiş)mukavemetli binalar olsa bu endişelerimiz de azalırdı.
Bizim işimiz hep para kazanmak mı , daha çok kazanmak daha daha çook .. Bunun sınırı yok. Bir projenin uygulanması için bölgenin ilin deprem riskine göre binaların kat sayısı belirlenir Belirlenmelidir.! Elazığımız da ise enteresan ilginç ötesi bir durum var. Yan yana veya karşı karşıya iki bina arasında fark var. Biri on katlı, yanındaki beş katlı arkasındaki 15 katlı! . Deveye sormuşlar boynun eğri nerem doğru ki demiş haydi çık işin içinden ..