Hayri Günay

OKUMAK , DİNLEMEK

Hayri Günay

Otuz yılı aşkın süredir Maden Mühendisliği yapmaktayım, mermer ocaklarının araştırılması mermer fabrika yatırımlarının fizibilitesi ,metalik maden sahalarının araştırılması,işletilmesi, zenginleştirme tesislerinin ekonomik olup olmaması gibi ,mesleğim eğitimim bunun üzerine fakat son zamanlarda toplumumuza sosyolojik açıdan bakmaya ;olaylara ,yaşamlara , davranışlara vb kafa yormaya başladım. Toplumun bu şekilde hareket etmesinin sebepleri neler olabilir , sorular sorup ,kendimce cevaplar bulmaya çalışıyorum.

Toplumu oluşturan sosyal farklılıkların , sebeplerini ve davranışlarını merak eder bulunduğum yerde mekanda nerede olursam olayım insanları incelemeye başlarım. Örnek vermek gerekirse Gazi caddesinde 15-20 yıl önce gezenler ile şimdiki zamanda Gazi caddesindeki gezenlerin aralarında ne farklılıklar var. Bir bakınca alışkanlık oluyor insan gördükleri karşısında şaşkınlıklar hayal kırıklıkları yaşıyor..” Bir ülkede toplumsal olayları meydana getirmek için sosyolojik incelemeler yaparsınız “ diyor bir üstad. Toplumu oluşturan bireylerin tabiri caizse DNA sı ile oynarsınız ne olacak . Hiçbir şey elde etmeseniz bile o ilin veya ülkenin enerjisini boşa harcatmış olursunuz ve dolaylı bir şekilde kazanmış olursunuz..

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diye bir söz var,çok kere hayatımızda kullanmışızdır. İnsanlar , toplumlar değişir bu kaçınılmazdır. Bazen yavaş bazen de hızlı değişimler olur hayatımızda ve çevremizde bizler mecburen bazen de işimize geldiğinden çok çabuk kabulleniriz. Bazen de ısrar ederiz ,diretiriz ama bir bakmışsın kalabalıklar arasına karışmışız karışmışsın.. İnsan sosyal bir varlık olduğuna göre doğumdan itibaren karşı taraflar ile kurduğumuz etkileşimler bizlerin bireysel kimliklerimizin oluşmasına daha doğrusu şekillenmesinde çok etkili olmuştur. Bunlar aile, eğitim çevre vb sayabiliriz.

Elazığ ın çoğu yerinde çay ocakları var. En koyu çaylar buralarda içilmekte en derin konular buralarda işlenmektedir. Bazen yan masalarda kürsülerde de oturanlar konuşmalara katılmaktadır. Bu konuşmaların dayanağı neresi ,araştırması yapılmış mı analizini yapmak mümkün mü gibi soruları sormak yerine işimize geliyor ise onu işittiğimiz gibi alıp başka yere nakil ederek ,onu kendi fikrimiz gibi kullanmaya hatta sahiplenmeye çalışırız. Bazen de tv de konuşan akademik veya siyasal geçmişi olan eski tabirle kelli felli koskoca adam yalan söyleyecek hali yok ya deyip işittiklerimizi araştırmadan farklı kaynaklardan karşılaştırmadan özellikle KİTAP okumadan nakil ederek Kahvehane kültürüyle beslenen sosyal bir topluluk karşımızda ve de çok cesaretli herhalinden karşıdaki kişi veya kişileri etkisi altına almaya çalışıyor. Kitap okuma alışkanlığı yerine dinleme alışkanlığı olan insanımızın sayısı da gittikçe artıyor diye düşünüyorum. Bu ve bunun gibi davranışlar Elazığ Kültürünün çölleşmesini hızlandırdığı aşikardır. Araştırmak elde ettiğin veya duyduğun sözleri ; en ince ayrıntısına kadar bölmek, kelimelerin anlamlarını irdelemek ,gazeteciliğin olmaz sa olmazları olan ;neden ,niçin,nasıl,nerde gibi soruları sormadan söylenen veya yapılan eylemin kime faydası olabileceğini sebep sonuç ilişkisini ortaya koymak yani İĞNE ile kuyu kazmak , sonuca ulaşmak gerekir ki toplumun kültürü çoraklaşmasın çölleşmesin..

Çay içmeler esnasında ki konuşmalar eleştiriler .. Bazen insan duyduklarına inanamıyor. Yada inanmak istemiyor. Buralarda bankacılıktan ,finastan,dövizden , futboldan teknik direktörlükten aklınıza ne gelirse dış politikadan ülke yönetimine her şeyi duyabilirsiniz. Bu kadar güncel bilgiler ile dolu insanımızdan Elazığ ın daha hızlı ekonomik kalkınma modeli olması , eğitim seviyesi yüksek olması , huzurlu bir kent olması beklenirken nasıl oluyor da olaylar ve çarpık ilişkiler ile birlikte yan yana gelen bir Elazığ karşımıza çıkıyor. Sosyolojik olarak incelemek lazım ..Birşeyler ters .. Yoksa” Lafla Peynir Gemisi Yürümez “ mi ? Yüzdürülemez mi ?

Sağlıcakla Kalın

Yazarın Diğer Yazıları