İhsan Tarakçı

KRAL ÇIPLAKMIŞ

İhsan Tarakçı

Dünya, salt doğruların var olduğu bir yer değil; aynı zamanda yalanın, kandırmanın, mani­pülasyonun ve benzeri kötülüklerin de yer aldığı bir sahnedir.

Algı yönetimi ve manipülasyonla aldatmanın her tarihsel dönemde gerçekleştiği bilinmekle birlikte algı yönetiminin ve kandırmanın boyutları günümüzde bireyleri istila eden ve onlara herhangi direnme imkânı neredeyse bırakmayan simülatif bir evren yaratmakta, kitle iletişim araçları da bu süreçte en etkin rolü oynamaktadır.  

Uzmanlar, algıyla yönetilen ve kandırılan kişilerin üç ortak özelliğinden bahsederler.

Unutkanlık, duygusallık ve tefekkür zaafı…

Tabii ki kandırılanın cehaleti, eği­timsizliği, duygusallığı ve belirli şeylerin farkında olmayışı da bu özellikleri tetikleyen unsurlar…

Akıldan ziyade duygularıyla hareket eden, akli delilleri arka plana atan bireylerin çoğunlukta olduğu toplumlarda insanların manipülatörlerin oyununa gelmesi, algı yönetimi yapan medyanın haberlerine inanması o kadar kolay oluyor. 

Uzmanlar aynı zamanda, medya ve iletişim araçlarıyla kandırılan bu kişilerin ortak özelliklerinin tersine çevrilmesiyle algı yönetiminin geçersizliğinden söz etmektedirler.  Yani bu kişilerin nasıl bir durumda olduğunu fark ettiren, ona düşmanını tanıtan, akla dayalı düşünme faaliyetlerini öne çıkarabilen rehberler, yol göstericiler olduğunda durumun tersine döndüğünü medya aracılığıyla yapılan algı yönetimine direnmenin bu insanlarca mümkün olduğunu belirtiyorlar.

Yukarıda izah etmeye çalıştığım bilgiler ışığında yazımı somut bir örnekle bağlamak istiyorum.

Uzun bir süredir Elazığ yerel medyası tarafından sistematik bir şekilde yapılan algı yönetiminin MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver’in açıklamalarıyla ifşa edilip çökertildiğine tanıklık ediyoruz. Toplum nezdinde resmi kimliğe sahip sözü geçerli şahsiyetlerin gerçekleri dile getirmede ne kadar etkin bir güce sahip olduğunu görüyoruz.

MHP Elazığ Milletvekili Semih Işıkver, televizyon programında somut veriler ışığında tam da bu güne kadar gizlenen gerçekleri bir bir dile getirdi.

Şöyleki;

-Elazığ Belediyesi’nin finans yönetimini bilmeyen kadrolar sonucunda 5 milyardan fazla borcu olduğunu,

-Elazığ Belediyesi’nin 2024 yılı baz alınarak 600 milyon civarında elektrik borcu ödeyeceğini, geçmiş yıllarda bu değere yakın elektrik borçları ödediğini, elektrik borçlarını özel banka kredileri çekerek ödeme yaptığını ve maliyetin ödenen faizle daha da yükseldiğini, Akçakiraz gibi bir belde belediyesinin 20 MW lık GES tesisi kurmasına karşın Elazığ Belediyesi’nin ancak 1 MW lık GES kurduğunu, yanlış yatırım ve projelerle Elâzığ Belediyesini zarara uğrattığını,

-Elazığ Belediyesi’ne ait milyarlarca TL Değerinde arsa satışı gerçekleştirdiğini, satıştan elde edilen gelirin nerede kullanıldığının belli olmadığını, bu kadar yüklü satış gerçekleştirildiği halde belediyenin 5 milyardan fazla borcu olduğunu,

-Kentsel dönüşüme gelir elde etmek için tahsis edilen arsa üzerine, zenginlere ve kendi tebaasına villalar kondurduğunu, inşaatı yapanın da denetleyenin de Elazığ Belediyesi’nin olduğunu, topu oynayanın da maçı yönetenin de aynı olduğu, denetimden uzak bu yapılaşmanın Belediyeyi 2 milyar TL. Civarında zarara uğratacağını,

-EBUAŞ üzerinden 400 küsur adet eleman alındığını, bu alımların hiç birinin ihtiyaca binaen alınmadığını işe göre elaman değil de elamana göre iş mantığıyla, ahbap çavuş ilişkisiyle alımların yapıldığını şehirdeki gayrimenkul zenginlerinin, STK başkanlarının, medya çalışanlarının yakınlarının işe alınarak toplum nezdinde sesi fazla çıkan bu kişilerle algı yaratılmaya çalışıldığını,

Hülasa belediyenin kötü yönetildiğini ifade etti.

Dile getirdiği bu sarsıcı tespitleriyle; cehaleti, eği­timsizliği ve duygusallığıyla, bilinen şeylerin farkında olmayanları ya da çıkar gruplarını ne kadar etkiledi bilinmez. Ancak aklıselim her bireyin yüreğine su serptiğini bilmesini isterim. Sağ olsun, var olsun.

Yazarın Diğer Yazıları