Orhan Çelik

Kırık camlar teorisi üzerine bir kaç söz

Orhan Çelik

Öncelikle ilk kez aranızda bulunmaktan dolayı mutlu olduğumu belirtmek isterim.. kısaca kendimi tanıtmam gerekirse 1978 elazığ palu doğumlu olup mesleğim makine mühendisliğidir, serbest piyasada inşaat ve doğalgaz işleri yapmaktayım. Toplumda gördüğümüz bazı eksiklikleri belki bizlerinde içerisinde olduğu toplumsal yanlışlıkları bir nebze düzeltebilmek adına yazılarımı yazmaya karar verdim, kusurumuz olursa şimdiden af ola…

Kırık cam teorisi bir başka adıyla kırık pencere teorisi; suç, insanları suça iten faktörler ve suçu engelleyen durumlar üzerine ortaya konmuş bir teoridir. Güncel Türkçe Sözlük’te suç kelimesi “Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış” ve “Yasalara aykırı davranış, cürüm” olarak açıklanmaktadır. Suç tanımında da bahsedilen töreler, ahlak kuralları ve yasalar toplumsal nizamı sağlayan önemli unsurlardır. İnsanların bir kez dahi suç işlemesinin veya bir kişinin suç işlemesinin başkalarını nasıl suça teşvik edici olduğunu anlatmaya ve alegorik bir şekilde anlatmaya çalışır bu teori.

ABD’li suç psikoloğu Philip Zimbardo 1969 yılında yaptığı bir çalışma ile bu teoriye ismini vermese bile konuyu ortaya atar.  Zimbardo, çalışmasında toplumun suç oranının yüksek olduğu, getto diye tabir edilen, maddi durumun daha kötü olduğu Bronx bölgesini ve yüksek yaşam standartlarına sahip olan, daha ayrıcalıklı kesimlerin yaşadığı Palo Altobölgesini esas alır. Bu bölgelere 1959 model, plakasız ve kaputu aralık birer araba bırakır. Arabaların bırakılmasından üç gün sonra Bronx bölgesindeki arabanın tamamen yağmalandığı ve çok kötü halde olduğu görülürken Palo Alto’daki araca kimse dokunmamıştır bile. Bunun sonucunda Zimbardo ve birkaç yardımcısı sağlam olan aracın yanına gider ve bir alet yardımıyla araca zarar verir. Birkaç darbeden sonra Palo Alto’da yaşayan insanlar da araca zarar vermeye başlar ve bir süre sonra otomobil büyük hasar almış olur. Bütün deneyin neticesinde Philip Zimbardo şu sonuca ulaşır: “ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz.”

Buna göre kırık cam kırık kalmaya devam ederse bu onunla kimsenin ilgilenmediği anlamına gelmektedir. Kırık cam insanlara “ne istersen yap çünkü kimse umursamıyor” sinyalini vermektedir. Herkes tarafından müşahede edilebilen küçük bozulmalar, eksiklikler, düzensizlikler (kırılan camlar) derhal giderilmediğinde bu durum zincirleme ve sarmal bir etkiye yol açmaktadır. Öyle ki normalde kurallara uyması beklenen kişiler de bu zincirleme etkiye dahil olmaktadırlar.

Kırık cam teorisinden çıkarılan sonuçlara göre suçla mücadelede, kentlerin düzenli ve “bakımlı” olması, sivil katılımın teşvik edilmesi oldukça önemlidir. Yani, bir kentte yaşayanların, o kentin düzenliliği ölçüsünde toplumsal yaşama uyumlu ve düzgün davranacaklarını ileri sürer. Temiz ve düzenli bir çevre, o bölgenin izlendiğini ve yasa dışı davranışlara izin verilmeyeceğini bildirir. Tersine, bakımsız bir çevre, terkedilmiş binalar, duvar yazıları, çöp yığınları bölgenin izlenmediği ve orada yaşayanların sorumsuz davrandıkları sinyalini vermektedir. Önemli olan kırık camlar değil, ilettikleri mesajdır. Şu halde şunu demekte fayda var; o ilk camı kırdırmayacaktık…

 Günümüzde Türkiye siyasetine bakıldığında bu kırık camlar teorisinin birebir yaşandığı görülmektedir, toplumdaki genel algının her türlü hak yemenin çok normal görüldüğü, düzeltmek yerine ben olsam bende aynısını yapardım daha fazlasını bile yapardım mantalitesi toplumumuza yerleşmiş durumda maalesef…ALLAH sonumuzu hayreylesin..selametle

Yazarın Diğer Yazıları