Prof. Dr. Mehmet Çavaş

ENERJİNİN STRATEJİK ÖNEMİ!

Prof. Dr. Mehmet Çavaş

İnsanoğlu, yaşamını idame ettirmek ve hayatını kolaylaştırmak için geçmişten bugüne hep araştırma ve geliştirme içerisinde olmuş, elde ettiği bilgi ve birikim ile ihtiyacı olan teknolojik alet ve sistemleri dönemin şartlarına uygun üreterek kullanmıştır. Her nesil bir önceki neslin kullandığı teknolojiyi bir adım öteye taşıyarak gelişmelere katkı sağlamıştır. Bu gelişim sürecinin en önemli kırılma noktası, sanayi devrimi ile birlikte insanoğlunun tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişi olmuştur. Sanayileşmenin hızla gelişmesi bir taraftan teknolojik gelişmeleri tetiklerken diğer taraftan da kırsaldan kente göçü hızlandırmış ve doğal olarak bu sürecin ortaya koyduğu en önemli ihtiyaç hammadde ve enerji kaynakları olmuştur. Yaşanılan bu süreçte, özellikle teknolojik gelişmeler ile birlikte ihtiyaç duyulan enerji ve enerji kaynaklarının bulunduğu coğrafyalar büyük stratejik önem kazanmıştır. Bu öneme binaen emperyal güçler, önemli enerji kaynaklarına sahip bölgeleri sahiplenebilmek veya sömürebilmek için birçok farklı stratejiler geliştirmiştir. Özellikle 19. Yüzyılda keşfedilen dıştan yanmalı motorların enerji kaynağının kömür olması o dönem kömürü stratejik bir enerji kaynağı haline getirmiş, fakat 20. yüzyılda içten yanmalı motorların keşfedilmesi ile birlikte kömür, yerini petrole bırakmış ve petrol stratejik bir enerji kaynağı olmuştur. Ancak günümüzde, doğalgaz petrolün yerini alarak stratejik bir enerji kaynağı olma yolundadır. Çünkü bu kaynak diğer yakıt türleri ile kıyaslandığında daha temiz ve çevre dostu olması, birçok alanda kullanılabilir olması, borularla istenilen bölgelere taşınabilmesi, elektrik üretiminde kullanılması vb. avantajlarından dolayı önemi daha da artırmıştır. Buna paralel olarak zengin doğalgaz kaynaklarının bulunduğu bölgelerin stratejik önemi de artmıştır. Dünyada doğalgaz rezervlerinin yaklaşık %70‘i Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Rusya’da bulunmaktadır. Diğer önemli bir rezerv kaynağı ise Norveç ile Rusya arasındaki Kuzey Denizidir. Bu bölgelerin dışında Doğu Akdeniz’de tahmin edilen rezervin bu bölgelerdeki rezervlerden daha fazla olduğu değerlendirilmektedir. Hal böyle olunca Doğu Akdeniz, bir taraftan emperyalist güçlerin iştahını kabartırken diğer taraftan da bilinen bazı ülkelerin buradaki kaynaklardan pay alma veya el koyma planları yaptıkları ve bu kapsamda stratejiler geliştirdikleri de bilinmektedir -ki Ege denizindeki adaların silahlandırılması bunun en açık göstergesidir. Doğu Akdeniz’in sahip olduğu bu rezervler dikkate alındığında, mavi vatanın ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Son dönemlerde dünyadaki gelişmeler dikkate alındığında, her ülke için enerji ihtiyacı ve güvenliği hem ekonomik hem de politik açıdan stratejik öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Bu yüzden enerji kaynaklarına sahip olma veya kontrol etme temelinde ortaya çıkan mücadele, uluslararası mücadelenin en önemli alanlarından biri haline gelmiştir. Çünkü enerji kaynakları ve bu kaynakların güvenliği, sadece ulusal güvenlik açısından değil aynı zamanda uluslararası güvenlik açısından da hayati önem taşımaktadır. Bütün dünyada Endüstri5.0’a geçiş çalışmaları devam ederken, enerji kaynaklarına sahip olmanın sağladığı avantajlar ile birlikte aynı zamanda enerjinin önemli bir silah olarakta kullanılabileceği Rusya-Ukrayna savaşında görülmüştür. Bütün bunların yanı sıra ülkelerin önemli harcama kalemlerinden birinin enerji olduğu dikkate alındığında, enerji ihtiyacını yerli ve milli kaynaklardan sağlayan ülkelerin hem ciddi ekonomik kazançlar elde ettikleri hem de dışa bağımlılıktan kurtuldukları da göz ardı edilmemelidir. Küresel bir köy haline gelen dünyada, enerji kaynakları üzerinden ortaya çıkan küresel rekabet artık en önemli alanlardan biri olmuş ve birçok ülke ekonomik, siyasal ve askeri güvenliğini enerji kaynaklarına sahip olma veya kontrol etme kapsamında değerlendirdiği için farklı politikalar ve yeni işbirlikleri geliştirmektedir. Ülkemizin jeostratejik ve enerji kaynakları koridoru üzerindeki konumu dikkate alındığında, önemli fırsatları yakalama şansı olmakla birlikte bazı riskleri de beraberinde getireceği görülmektedir. Fakat ülkemizin geliştireceği stratejiler kapsamında, izleyeceği rasyonel ve çok taraflı politikalar kapsamında geliştireceği işbirlikleri hem bölge hem de ülkemiz açısından önemli kazanımlar sağlayacaktır. Bu kazanımlar bir taraftan ortaya çıkabilecek olası riskleri azaltırken diğer taraftan da elde edilen tarihi fırsatlar değerlendirilmiş ve Türkiye yüzyılında enerji merkezi olma yolunda önemli bir ülke olacaktır. Bu durum hem ekonomik hem de stratejik açıdan enerjiyi kontrol ve temin eden bir ülke olarak uluslararası arenada konumunu güçlendirerek etki oranını artıracaktır…

Yazarın Diğer Yazıları