Prof. Dr. Mehmet Çavaş

MODERN DÜNYA'NIN ÇIKMAZLARI!

Prof. Dr. Mehmet Çavaş

Bugün insanoğluna modern hayat olarak dayatılan bu sistemin, aslında insanoğlunu felakete sürükleyen bir tuzaktan ibaret olduğu ne yazık ki pekte bilinmemektedir. Özellikle batının küresel güç olmasıyla birlikte hız kazanan küresel sömürü düzeninin geldiği nokta, bütün dünyayı etkisi altına almış ve küresel adaletsizliği körüklemiştir. Hak, hukuk, adalet, özgürlük ve insan haklarını hiçe sayan bu sistem, bir taraftan bir avuç küresel Elit’in servetine servet katarken diğer taraftan da bu düzenin tuzağına düşürülmüş toplumların fakruzaruret içerisinde perişan olmasına neden olmuştur. Bugün gerek batıda ve gerekse dünyanın diğer bölgelerinde zaman zaman ortaya çıkan ayaklanmalar ve gösteriler, insanlığın geleceğini düşünmeyen bu acımasız ve adaletsiz düzenin sürdürülebilir olmadığını ve iflas ettiğini açıkça göstermiştir. Gelişmiş ülkeler ile geri kalmış diğer ülkeler arasındaki gelir dağılımında oluşan adaletsizlik, bir taraftan aşırı tüketim ve israfı körüklerken diğer taraftan da açlıktan ölen insanların sayısını her geçen gün artırmaktadır. Bu durumun nedeni dünya nüfusunun yaklaşık %1’ini oluşturan küresel Elit’lerin dünya zenginliğinin yaklaşık %46’sına, geriye kalan %99’un ise ancak %54’üne sahip olmasıdır. Bununla birlikte emperyalizmin, insanoğlunu manadan uzaklaştırarak maddeye mahkûm etmesi, bencilleştirerek daha çok kazanma hırsını geliştirmesi, aşırı tüketim ve devamlı kazancını artırma hedefi tahripkâr bir hal almıştır. Bu yaklaşım insanoğlunun sağlıklı düşünme yetisini kaybetmesine neden olurken, insanlık açısından da tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bunların dışında borç kıskacına alınan ülkelerin hükümetleri, küresel ekonomiyi yöneten ve yönlendiren baronların kontrolüne girmiş, uygulanan üçkâğıt ekonomisi ki bunlar döviz, faiz ve borsadır, ekonomik bağımsızlıklarını kaybederek dışarıya bağımlı hale gelmelerini sağlamıştır. Bu durum yüksek enflasyon ve fiyat artışı ile birlikte toplumun alım gücünü düşürürken, halk her geçen gün daha da fakirleştirilmiştir. Ne yazık ki yıllardır birçok ülkede hiçbir hükümet bu duruma kalıcı bir çözüm üretememiştir. Bir diğer önemli faktör ise, küresel Elit’lerin kontrolündeki küresel şirketlerin ciddi güç kazanmaları ve hatta bazı devletlerden daha güçlü ve daha etkili hale gelmiş olmalarıdır ki, bu durum uluslararası ticari arenada rekabeti değil, küresel şirketlerin tekelini ve ticari hâkimiyetini sağlamıştır. Bu şekilde dünyanın zengin kaynakları bu şirketler kanalıyla sömürülmektedir. Özellikle yeni Dünya düzeni sloganıyla ortaya çıkan emperyalistlerin, kendileri açısından stratejik öneme sahip ülkelerde çıkardıkları kargaşa, karmaşa ve iç çatışmalar gerekçe gösterilerek, o ülkelere demokrasi ve özgürlük götürmek bahanesiyle ülkeler işgal edilmekte ve binlerce insan yerinden yurdundan edilerek göçe zorlanmaktadır. Bu hem ülkelerin demografik yapısının değişmesine hem de ciddi can ve mal kaybına, milyonlarca insanın mağdur olmasına neden olmaktadır. Savaşlar ve iç çatışmalar sayesinde silah baronları bu ülkelere silah satarak servetlerine servet katarken, akan kan ve gözyaşı görmezden gelinmektedir. Bununla birlikte hem savaş bölgelerinde patlayan bombalar hem de tarımda kullanılan kimyasal içerikli ilaç vb. maddeler, her yıl ekilebilir toprak alanlarını yok etmekte ve tarımda kullanılan GDO’lu gıdalar ile birlikte hazır yiyecekler insan sağlığını ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. İnsanlık açısından çeşitli risk ve tehditleri içeren bütün bunlar, ne yazık ki ele geçirilmiş yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden yapılan algı operasyonları ile hem çarpıtılarak gizlenmekte hem de kitleler istenildiği gibi yönlendirilmektedir. Böylece insanlık, adım adım büyük felaketlere doğru sürüklenirken, küresel Elit’lerin kendi çıkarları doğrultusunda oluşturdukları sömürü düzeninin ortaya koyduğu küresel oyunlar gizlenmekte ve kurulan adaletsiz düzenin çarklarının dönmeye devam etmesi sağlanmaktadır. Sömürüye dayalı bu düzenin tuzaklarından kurtulmanın yolu, küresel sistemin işleyişini ve tuzaklarını iyi bilmekten ve anlamaktan geçmektedir. Eğer toplum olarak, küresel sistemin işleyişi konusunda bilinçlenip, kurulan tuzaklardan kurtularak bu sistem içerisinde kendinize bir rol biçemiyorsanız, o zaman küresel güçlerin size biçtiği rolü kabul edip oynamak zorunda kalır ve sömürülmeye devam edersiniz…

Yazarın Diğer Yazıları