Prof. Dr. Mehmet Çavaş

TÜRKİYE'DE YÜKSEKÖĞRETİMİN SORUNLARI!

Prof. Dr. Mehmet Çavaş

Türkiye, genç ve dinamik nüfusu ile yükseköğrenimde büyük bir potansiyel barındırmakla birlikte, yükseköğretim sisteminin sahip olduğu bazı problemler, hem öğrencilerin hem de akademisyenlerin eğitim ve araştırma süreçlerini olumsuz etkilemekte ve eğitimin kalitesini düşürmektedir. Bu problemlerden biri üniversiteler arasındaki kalite farklılıkları ve standartların benzer olmayışıdır ki bu ciddi sorun, ulusal bir kalite güvence mekanizması oluşturularak çözülmelidir. Bunun için yükseköğretimde ulusal standartların belirlenmeli ve üniversitelerin bu standartlara uyumu sağlanmalıdır. Oluşturulacak bir denetim mekanizması ile üniversiteler denetlenmeli ve bütün üniversitelerde öğrencilerin aynı kalitede eğitim almaları sağlanmalıdır. Bir diğer önemli problem ise üniversitelerin sürdürülebilir finansman kaynaklarıdır ki bu özellikle nitelikli öğretim elemanlarını çekmek, üniversitelerdeki araştırma faaliyetlerini desteklemek ve teknolojik altyapıyı güncelleyerek geliştirmek için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle Yükseköğretim kurumlarına daha fazla kaynak aktarılması ve bu kaynakların üniversiteler arasında adil bir şekilde dağıtılması ile birlikte, üniversitelerin de bu kaynakları etkin kullanımı önemlidir. Başka önemli bir problem ise üniversitelere ayrılan öğrenci kontenjanlarıdır ki geniş sınıflar ve yüksek öğrenci yoğunluğu, öğrenci-akademisyen etkileşimini olumsuz etkilemekte, akademisyenlerin ders yükünü artırarak eğitimdeki kaliteyi düşürmektedir. Bu yüzden üniversitelerin ilgili fakülte ve bölümlerinin öğrenci kontenjanları, akademik kadro sayısı dikkate alınarak belirlenmeli ve öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı standart hale getirilerek daha küçük sınıflar oluşturulmalıdır. Yani amaç çok öğrenci almak değil yeterli sayıda alarak nitelikli bir şekilde yetiştirmek olmalıdır. Bu şekilde üniversitelerde öğrenci merkezli bir eğitim anlayışı ile öğrencilerin daha etkili ve yeterli düzeyde bir eğitim almaları sağlanmalıdır. Diğer bir problem ise mezun olan öğrencilerin iş bulma süreçlerinde karşılaştıkları zorluklar ve staj olanaklarının sınırlı olmasıdır ki bunun temel nedeni üniversiteler ile iş dünyası arasındaki bağın zayıf olmasından kaynaklanmaktadır. Üniversitelerin, sanayinin ihtiyacı olan kalifiye elemanları yetiştirmesi, iş imkânlarının genişlemesi ve staj sorununun çözülmesi için üniversite-sanayi işbirliği daha çok geliştirilmeli ve Lisansüstü eğitimler sanayinin ve sanayicinin ihtiyaç duyduğu teknolojileri geliştirecek şekilde planlanmalı ve bu ihtiyaçlar periyodik zamanlarda güncellenmelidir. Başka önemli bir problem ise birçok üniversitenin araştırma ve geliştirme faaliyetleri için yeterli kaynağa sahip olmamasıdır. Bu durum üniversitelerde yapılacak AR-GE çalışmalarını aksatmakta ve bilimsel çalışmaların önünde engel oluşturmaktadır. Bu problemin çözümü için üniversitelerarası iş birliğinin teşvik edilmesi, özel sektör ile üniversiteler arasındaki entegrasyonun sağlanarak özel sektörden alınacak destekler ile üniversitelerin araştırma bütçeleri artırılmalıdır. Ayrıca üniversitelerin uluslararası arenada rekabet edebilmeleri için daha fazla uluslararası iş birliği ve öğrenci değişim programları geliştirilmeli, özellikle yabancı dil eğitimi uluslararası standartlara uygun hale getirilerek öğrencilere küresel ölçekte rekabet avantajı sağlanmalıdır. Bununla birlikte yükseköğretimde, toplumun her kesimine eşit imkân sağlanmalı özellikle kırsal bölgelerde yaşayan öğrencilere yönelik destek programları oluşturularak burs ve maddi destek imkânları genişletilmelidir. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital teknolojilerin eğitim süreçlerine entegre edilmesi, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının teknolojiyi etkin bir şekilde kullanmaları sağlanarak dijital kütüphaneler, online ders materyalleri ve sanal sınıf ortamları gibi teknolojik altyapılar ile eğitim süreci desteklenmelidir. Özellikle Meslek Yüksekokulları ve Mühendislik Fakültesi öğrencilerine daha fazla uygulama imkânı sağlanarak mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeleri sağlanmalıdır. Üniversitelere alınacak öğretim elemanlarının nitelikli olması yükseköğretimin kalitesinin temelini oluşturmaktadır. Fakat ne yazık ki öğretim elemanı alımlarında uygulanan ahbap çavuş ilişkisi bu süreci olumsuz etkilemekte ve birçok üniversite eş, dost, akraba ile doldurularak adeta aile üniversitesine dönüştürülmektedir. Bu problemin çözümü için üniversitelere öğretim elemanı alımları mutlaka merkezi bir sınav sistemiyle olmalı ve öğretim elemanlarının üniversiteler arasındaki geçişleri kolaylaştırılmalıdır. Öte yandan da öğretim elemanlarının sürekli eğitimi ve araştırma olanakları artırılarak uluslararası bilimsel aktivitelere katılmaları desteklenmelidir. Üniversitelerde Rektör atamaları daha objektif ve Liyakati esas alan bir mekanizma ile yapılmalıdır. Tarafgirlik taassubu  ile atanan birçok  rektörün yanlış uygulamaları ne yazık ki üniversitelerdeki başarı oranını düşürmektedir. Her ne kadar sayısal veri oyunları ile üniversitelerin başarı oranı yüksek gösterilse de gerçekte böyle olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Yükseköğretim sistemiyle ilgili bu ve diğer bütün problemler stratejik çözüm önerileri ve yapılacak reformlar ile aşılabilir düzeydedir. Özellikle üniversitelerde kalite standartlarının artırılması, finansman modellerinin güçlendirilmesi, öğrenci-öğretim etkileşiminin iyileştirilmesi ve uluslararası rekabet avantajı kazanılması için adımların atılması, Türkiye'de yükseköğrenimin kalitesini artıracağı gibi zaman ve kaynak israfının da önüne geçecektir. Bu çalışmalar bir taraftan öğrencilerin ve ülkenin genel rekabet gücünü artırırken diğer taraftan da ülkemiz, küresel düzeyde tanınan ve değer gören bir yükseköğretim sistemine sahip olacak ve her alanda ihtiyaç duyulan yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesinde lokomotif görevi görecektir.

Yazarın Diğer Yazıları