Prof. Dr. Mehmet Çavaş

YAŞAMDA DENGE!

Prof. Dr. Mehmet Çavaş

Cenab-ı Allah kâinatı denge üzerine yaratmıştır. Fakat insanoğlu, şahsi hırs ve menfaatlerini merkeze alarak oluşturduğu materyalist bakış açısı ile bu dengeyi bozan yegâne varlıktır. Bozulan dengenin bedelini, yine insanoğlunun kendisi farklı zamanlarda ve farklı şekillerde ödemektedir. Özellikle teknolojinin gelişmesi bir taraftan insanoğlunu tembelleştirirken diğer taraftan da mevcut kaynakların hızla tüketilmesini sağlamaktadır. Her geçen gün çalışma hayatında artan iş yoğunluğu, mesai kavramını ortadan kaldırmış ve iş hayatı ile özel hayat arasındaki dengenin bozulmasına neden olmuştur. Aile ekonomisine katkı sağlamak için iş hayatına atılan eşler, çift kariyerli eş sayısını artırmış ve ailenin temelini oluşturan çiftlerin iş ve aile yaşamı arasındaki dengeyi kurmalarını zorlaştırmıştır. Her ne kadar iş ve aile yaşamı yer ve zaman bakımından ayrı gibi görülse de aralarında güçlü bir etkileşimin olduğu da aşikârdır. Özellikle değişen sosyo-ekonomik koşullar, artan iş taleplerini karşılayabilmek için çalışanların iş hayatına daha fazla zaman ayırmalarını zorunlu hale getirmiştir. Bu durum hem çalışanların performansını hem iş verimlerini hem de aile yapısını olumsuz yönde etkilemektedir. Gelinen noktada bu durumun sürdürülebilir olmadığı açıktır. Bu nedenle çalışma hayatının dinamik koşullarına ayak uydurmaya çalışan çalışanların, beklentilerini karşılayacak maddi imkânlar ile birlikte sosyal yaşamlarını kolaylaştıracak bir takım imkânların sunulması kaçınılmazdır. Neticede, yaşam dengesinin sağlanması sadece örgütsel anlamda değil aynı zamanda sosyal ilişkilerin geliştirilmesi ve daha iyi çalışma koşulları şeklinde çalışana yansıyarak, çalışanların kendine olan güvenini artırmakta ve onlar için hayatı daha da anlamlı kılmaktadır. Bugün ne yazık ki ekonomik ve sosyal koşulların her geçen gün daha kötüye gitmesi hayat şartlarını zorlaştırmakta ve insanları yaşamak için daha çok çalışmak zorunda bırakmaktadır ki bu durum, birçok çalışanın sosyal yaşamdan kopmasına neden olmaktadır. Oysaki çalışanların sadece performansları değil, psikolojik ve duygusal yeterlikleri de dikkate alındığında, hayatın sadece iş hayatından ibaret olmadığı aynı zamanda özel yaşam ile bir bütün olduğu, dolayısıyla çalışanların özel yaşamlarına da zaman ayırmaları gerektiği unutulmamalıdır. Eğer yaşamda bu denge sağlanamaz ise o zaman çalışanlarda oluşan bedensel ve ruhsal bozulmalar hayatı olumsuz etkileyerek ciddi sorunlara neden olmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalar, çalışanların işyerinde geçirdiği süre ile özel yaşamına ayırdığı süreyi optimal bir şekilde dengelemeleri hem çalışanın moral ve motivasyonunu yükselttiğini hem de stresini azalttığını göstermiştir. Bu yüzden yaşamda denge, çalışanlardan maksimum verimin alınması, moral ve motivasyonun artırılması, sadakati, gelişim ve değişimlere hızlı adapte olmalarını sağlamak açısından önemlidir. Aksi takdirde çalışanlarda ortaya çıkan davranışsal, psikolojik ve fiziksel bozulmalar çalışanların sağlığını ve aile hayatını olumsuz etkilemekle birlikte üretimi de düşürmektedir. Bu kapsamda değerlendirildiğinde yaşamda denge, çalışanların mutlu olmasını sağlayacak sihirli anahtar olup sağlıklı nesillerin yetiştirilmesinde ve üretimin artırılmasında büyük önem arz etmektedir…

Yazarın Diğer Yazıları