Turan Yıldız

VEZİR

Turan Yıldız

“Bize hikâye anlatma!” deseniz de sizlere bir hikâye anlatmaya karar verdim. Öncelikle şunu belirtelim hikâyemizdeki tüm karakterler hayal ürünüdür, bu yetmezmiş gibi, hikâyenin konusu da kurgudur. Bu hikâye sadece SONSÖZ Gazetesine ve onun kıymetli okurlarına özel olarak şahsım tarafından yazılmıştır. Telif hakları önce SONSÖZ Gazetesine sonra da bana aittir.

Beklinya’nın Yüce Kralı Santancelo, oldum olası komşu krallık Esperenya’nın kralı Agelerdo’dan nefret edermiş. Nefreti o kadar büyükmüş ki rüyalarında bile sürekli Agelerdo’yu ve onunla savaştığını görürmüş.

Artık gününün tamamında bunları düşünen Santancelo Agelardo’ya karşı bir sefere çıkmaya karar vermiş. Yalnız Esperenya’ya varmak pek de kolay değilmiş. Çünkü geçilecek yerler arasında Dar Dağ Bölgesi, Sefil Bataklık Bölgesi, Karanlıklar Ormanı ve Hayalet Çöl bulunuyormuş.

Öfke ve nefret duygularından zihni körleşen ve doğru düşünemeyen Santancelo, sefer planını vezirleri ile paylaşmış ve onların fikirlerini sormuş. Ancak vezirler o kadar dalkavuklarmış ki kralın fikirlerini tasdik etmekten ve onu övmekten başka bir şey yapmamışlar.

Bunun üzerine 500 bin kişilik bir ordu hazırlanmış ve sefere çıkılmış. Az gitmişler, uz gitmişler, dere tepe düz gitmişler ve Dar Dağ Bölgesine varmışlar.

Dar Dağ Bölgesinin yolları o kadar darmış ki bir kişi bile zorla geçebiliyormuş. Ayrıca uçurumları o kadar yüksekmiş ki aşağıya baktığın zaman filler karınca kadar görünüyormuş. Adını da bu özelliklerinden almış zaten.

Kral, vezirlerine, “yolu uzatıp zaman kaybetmemek için dağın üstünden, dar geçitlerden geçmeyi düşünüyorum, siz ne düşünüyorsunuz?” diye sormuş. Vezirler hep bir ağızdan "en doğrusunu siz bilirsiniz haşmetlim" diye cevap vermişler. 500 bin kişilik ordu dağa tırmanmış ve dağda kaya kaya yol almaya çalışmışlar. Bu arada 100 bin asker uçurumlardan yuvarlanarak can vermiş. Dağ aşılmış.

400 bin kişilik orduyla bu kez de Sefil Bataklık Bölgesine varmışlar. Bataklık bölgesi öyle bir yermiş ki elini ya da ayağını bataklığa kaptırsan anında seni içine çekiyormuş. Ayrıca bataklığın çamuru çok yağlı imiş. Bu bataklıkta yaşayan adına Sefalet Çiçeği denilen bir de bitki varmış. Sefalet Çiçeğinin tohumu çok hassasmış, bu tohum kırıldığı anda öyle bir koku yayılıyormuş ki bu koku canlıların adeta beynini felç ediyor, aklı uyuşturuyor ve delirtiyormuş.

Kral yine vezirlerini toplamış ve “yolu uzatıp zaman kaybetmemek için bataklığın içinden geçmeyi düşünüyorum, siz ne düşünüyorsunuz?” diye sormuş. Vezirler hep bir ağızdan "en doğrusunu siz bilirsiniz haşmetlim" diye cevap vermişler. Bataklık geçilmiş geçilmesine ama 100 bin asker ya can vermiş ya da delirip gitmiş.

300 bin kişilik orduyla bu kez de Karanlıklar Ormanına varmışlar. Karanlıklar Ormanının ağaçlarının yaprakları o kadar büyük ve sıkmış ki güneş ışınları hiçbir şekilde yaprakların arasından sızamıyor, gölgeleri zifiri karanlık oluyormuş. Yani bu orman gece de gündüz de zifiri karanlıkmış. Ayrıca bu ormanda gözleri bu karanlığa alışmış olan ve insan etini çok seven vahşi ve yırtıcı hayvanlar bulunurmuş.

Kral yine vezirlerini toplamış ve karanlıklar ormanını nasıl geçmeleri gerektiğini sormuş? Vezirler hep bir ağızdan "en doğrusunu siz bilirsiniz haşmetlim" diye cevap vermişler. Orman geçilmiş ama 100bin asker daha can vermiş.

200 bin kişilik orduyla bu kez de Hayalet Çöl’e varmışlar. Hayalet Çöl bölgesi gündüzleri yakıcı derecede sıcak, geceleri dondurucu derecede soğuk oluyormuş. Bir damla dahi su yokmuş ve burayı hiç durmadan yürürsen ancak üç günde geçebiliyormuşsun. Tek canlı bile burada yaşamıyormuş ve adını da bu özelliğinden almış. Aslında en zor engel de bu bölgeymiş. Canlılar gündüz pişmez ise gece donarak ölüyormuş.

Kral yine vezirlerini toplamış ve Hayalet Çöl’ü nasıl geçmeleri gerektiğini sormuş? Vezirler hep bir ağızdan "en doğrusunu siz bilirsiniz haşmetlim" diye cevap vermişler. Çöl geçilmiş ama bu kez kalan 200 bin askerin tamamı ölüp gitmiş.

Kral Santancelo yanında sadece vezirleriyle birlikte fethetmeyi düşündüğü Esperenya Krallığına nihayet varmış. Ama elde ne tek bir asker var ne de tek silah. Kral Agelerdo ise Satancelo’nun niyetini bildiğinden onu 200 bin kişilik ordusu ile karşılamış. Ama karşısında sadece Santancelo ve vezirleri varmış.

Savaş ve kan dökmek için gelen Santancelo neredeyse tanınmayacak haldeymiş ve artık canını almak istediği Agelerdo’nun esiriymiş. Buna rağmen Agelardo, Santencelo’yu sarayına davet etmiş. Misafirperver bir edayla ağırlamış, yedirmiş, içirmiş.

Yemekten sonra sohbet etmeye başlamışlar. Santancelo, derin bir iç çekerek seferde yaşadıklarını başlamış anlatmaya:

"Sevgili Agelerdo, ben buraya seni öldürüp ülkeni fethetmek için 500 bin kişilik bir orduyla yola çıktım. Ama yolda tüm askerlerimi kaybettim. Buraya ancak ben ve vezirlerim ulaşabildik. Bu yolculukta şunu gördüm ki; beni ne Dar Dağ ne Sefil Bataklık ne Karanlıklar Ormanı ne de Hayalet Çöl mağlup etti. Beni, işte burada gördüğün dalkavukluktan başka bir şey bilmeyen vezirlerim ve onların övgüleriyle kör olmuş gözlerim, sana olan nefretimden yitirdiğim mantığım mağlup etti.

Oysaki yolumuzu 15 gün uzatıp Dar Dağ’ın etrafından dolaşabilirdik, Dar Dağ’ın eteklerinden toplayacağımız kayalarla Sefil Bataklığa varıp bataklığı doldurarak bataklığı güvenle geçebilirdik. Bataklıktan geçerken yeterli miktarda yağ depolayıp, yeterli miktarda da yanımıza Sefalet Çiçeğinin tohumundan alıp Karanlıklar Ormanına varabilirdik. Ormanın içinden geçerken bu yağlarla yapacağımız meşalelerle ortalığı aydınlatır gece hayvanlarından korunarak ormanı geçebilirdik. Ormanın çıkışındaki ağaçların bir kısmını kesip yanımıza alır Hayalet Çöl’e ulaşabilirdik. Çöl de ise gündüzleri ormandan getirdiğimiz ağaçların dallarından yapacağımız gölgelikler altında ilerler, akşamları ise kütüklerini yakarak soğuktan korunabilirdik. Böylece Hayalet Çöl’ü de kayıpsız geçebilirdik. Esperenya’ya vardığımızda ise Sefalet Çiçeğinin tohumlarını oklarımızın ucuna bağlar ve kalenin içini ok yağmuruna tutar tüm askerlerinin akli melekelerini ellerinden alabilirdim. İşte o zaman burayı fethetmemi kimse engelleyemezdi.”

Santancelo’yu dikkatle dinleyen Agelerdo gülümseyerek kralın yüzüne bakmış ve şöyle demiş "Sevgili Santancelo, artık benim vezirim olabilirsin”.

Kıssadan hisse: Dostlarınızı ve vezirlerinizi (danışmanlarınızı) iyi seçin. Yapacağınız yanlış seçimlerin sizde oluşturacağı derin tecrübeler ileride sizi bir başkasına kul eder.

Bu nedenle yanınızda sizin her şeyinizi alkışlayanları değil, sizi samimiyetle eleştirenleri bulundurun.

Yazarın Diğer Yazıları