Ramazan Yıldırım

HEP BAKAN OLMAYALIM BİR BAKANIMIZ OLSUN

Ramazan Yıldırım

Teorik hukuka göre bireysel eşitlik vardır. Reel hayatta asla eşitlik yoktur. Her birey vasfına, niteliğine, konumuna, azmine, icraatına, başarısına göre toplumda farklı bir imaj edinir.

Kimisine imreniriz kimisinden iğreniriz. 

TBMM kurulduğu günden şehrimiz hiç bir zaman vekilsiz kalmamış ama benim hatırladığım Abdülbaki Türkoğlu, Serpil Bulut ve Erol Keleş olmak üzere Profesör üç vekilimiz olmuş. 

Erol Keleş Hocamız milletvekili olmadan şehrimizde başarılmayanı başarmış bir türlü dikiş tutmayan Fethi Sekin Şehir Hastanesini rayına koyup Elazığ’ın ve çevre şehirlerin en başarılı en popüler hastanesi yapmıştı. Adeta hem hastaneyi hem şehrimizi kurtarmıştı. 

Seçim sürecinde de Ak Partili adaylar arasında toplumun her kesiminin istisnasız kabullendiği, kendisini vekilliğe yakıştırdığı, şehrin temsiliyetini gönül rahatlığıyla vermek istediği tek vekil adayı Prof. Dr. Erol Keleş’ti.

Parti de Erol Hoca’nın etiketine, Fethi Sekin Şehir Hastanesindeki başarısına, kişiliğine, şehrin ona güveninden Erol Hocayı baş vekil yaptı.


Biz de Hocamızın sadece kuru bir diploma Profesörü olmayışından, bekrauntundaki başarısından, komplike bir kurumu sorunsuz yönetmesinden, naif kişiliğinden çok umutlanmıştık. Hocamızın Elazığ’da siyaseti Endüstri 4.0 bandına, şampiyonlar ligine taşıyacağına inanmıştık. 

14 Mayıs’tan bu güne işleyen sürece baktığımızda Allah var Hocamız naiflikte üstüne koydu ama siyaseten umutsuzluk doğurdu. Hocamız gün geçtikçe Ak Partinin birincil adamı olma vasfını yitirmekte. Seçim öncesi popülaritesini düşürmekte bazı kesimlerin takdirini kaybetmekte. 

Öncelikle Hocamız aday olduğu gün itibariyle Fethi Sekin Şehir Hastanesinden ayrılmış olsa da bu şehir Fethi Sekin Şehir Hastanesindeki her başarı da ve her başarısızlıkta Erol Keleş’i görür. Hocamızın hastanenin yeni yönetiminde aktif rol almamış olması ve yeni yönetimin eski performansı sergileyememesi Hocamıza kocaman bir eksi not olarak yansıdı.

Yine vekilliğin gereği hiç bir adamın, hiç bir siyasetçinin, hiç bir grubun adamı olmamak, öncelikli olarak halkın yanında durmak ikincil olarak mensubu olduğu partiye bağlı kalmak düstur olmalıdır.

Bir vekil hiç bir bürokrata ya da bürokrasi kurumuna bağlı olmamalı aksine tüm bürokrasiyi şehrin ve ülkenin menfaatleri doğrultusunda dizayn etmeli.

Önümüzde bir seçim, Elazığ’da da totalde kazanan bir Ak Parti olsa da gerçekte oy oranlarında sürekli düşüş yaşayan bir Ak Parti var. Basına göre şehrimizde kusursuz, mükemmel gözü kapalı bir Ak Parti olsa da gerçekte yeniden Elazığ’da seçim kazanması çok zor olan bir Ak Parti söz konusu. Emin olun yerel seçimlerde yaşanacak bir kayıp Ak Partinin Elazığ’da iktidarı ortağına kaptırmasını ve bir daha iktidar olamamasını sağlayacaktır.

İnsanımız var olan siyasilerde bir ışık görmediği için Ak Parti’den Bakanlık talebini dile getirmese de aslında içten içe Bakansızlığın burukluğunu yaşamakta. Sürekli Ak Vekillerimiz olduğu halde şehrimizin yeterince gelişemeyişi, önceki dönemde Gürsel Erol’un aktifliği bu dönem Semih Işıkver’in çıkışları Ak Partiye kan kaybettirmekte. Bir Bakanlık bu şehri tekrar Ak Partiye geri kazandırır.   

Erol Hocamızın da seçimden önce yumruğumu masaya vurup Elazığ’a bir Bakan alacam sözü vardı. Ak Parti’nin de 7 Ekim’de Olağan üstü büyük kongresi var. Şehir olarak bir Bakan alacaksak bu kongredeki ağırlığımızla alacağız yoksa sadece bakmakla kalacağız.

Tabi bu kongrede bir ağırlığımız olacaksa şehrimizin baş vekili Prof. Dr. Erol Keleş’in gelecek kaygısı gütmeden, şehrin siyasetinde denge gözetmeden, birilerine tabii olmadan, kimseye taraf olmadan Ak Parti tabanında birlik ve dirlik oluşturarak olacaktır. 

Erol Hoca da bu adımı bugün sahnede olanların huyuna suyuna giderek değil Ak Partiye ömrünün bir safhasında hizmet etmiş ama bir şekilde kırgınlık yaşamış ya da heyecanını kaybetmiş kesimleri tekrar eski şevkle parti içine çekmelidir.  

Üstelik ilimiz Ak Partinin son dönemlerinde gelişen kötü bir özelliği var. İlke, kriter ve etki sahibi birileri Ak Partide aday adayı olmak istediklerinde siyasilerimiz onlara alan açacaklarına birilerinin yanında görüntü verip diğerlerine karşı el altından gard alarak insanların emeğiyle oynayıp heveslerini kırıyorlar. Bu insanlara haksızlık topluma saygısızlıktır.  

Erol Hocamız da maalesef aynı davranışları sergiledi. Ben Hocamızın bunu bilerek yapmadığına siyasi farkındalık taşımadığı için yaptığına bundan böyle yapmayacağına inanıyorum. Çünkü bu tarz davranışlar Ak Partiye siyasal kayıplar Hocamıza jeopolitik zararlar verir.

Şehrimizi de Bakan çıkaran şehir değil başka şehşrlerden çıkmış Bakanlara bakan bir şehir yapar.

Yazarın Diğer Yazıları